Faruk Serkan YILMAZ Faruk Serkan YILMAZ Beşinci Mevsim

Miraç'la Cansel'e/Allah'a Yükselmek

Plastik bir bebeğe Cansel bile annedir...
Yayın: Güncelleme:

Aklı Cansel’de kalmış olacak ki tam işten çıkacağımız vakit:

- Kalkın, Cansel’e gidelim, bu gece Miraç Kandili, dedi.
- Ben gelmeyeceğim, siz beraber gidin, dedim.

İlk ziyaretimizde, tek başına bırakıldığı evin penceresinde, alnına kadar inen yazmasının altından mâsum bakışlarını bize doğrultması Sevim Abla’yı epey ağlatmıştı zaten. Ağlama! demelerim hep boşaydı.

Çocuğun üstü başı temizdi; çocuk zihinsel engelli, ama bak ne kadar sevinçli; bak çocuk verdiğin çikolatayı nasıl da sevdi… Hem Adam ne yapsındı, dışarıda işi vardı, işi bitince dönerdi, döndüğünde ilgiye aç bu çocuğun acıkan kalbini seve seve beslerdi… Ne desem boşa gitti!

Kadınlar neden bu kadar duygusal?

Şimdi ben yine Sevim Abla’yı susturmak için mi uğraşacaktım! Yok yok, hele bu hâlimle bunu çekmem doğrusu!

- Gidin siz, ben gelmeyeceğim.

- Olmaz Serkan! Sen de gel, yanımızda bir erkek olsun. Babayı evde bulabilirsek bu kez onunla görüşeceğiz! Umarım evdedir.

- Ben gelmek istemiyorum. Hem çocuğu almayalım babasının elinden, belki de Adam’ın hayattaki tek tesellisi o çocuktur.

- Ama biz çocuğun alınması için bir girişimde bulunmayacağız ki! Babasının çocuğu vermek isteyip istemediğini, bir ihtiyaçlarının olup olmadığını soracağız. Çocuğun eğitim aldığı takdirde iyileşebileceğini, en azından konuşabileceğini anlatacağız ona. Şimdi küçük… ama büyüdüğünde bu hâliyle Cansel'in yalnız kalması doğru olmaz. Kız çocuğu bu! Geliyorsun değil mi?

- İyi tamam!.. Gidelim o zaman.

Çocuğun üstü başı için eşofman, hırka ve mevsim kış olmasa da bir mont aldı, yüksekler soğuk olurdu, hem kız çocuğuydu, elbiselerin hepsi pembeydi… Üçüncümüz Merve’ydi!

Kız çocuğu bu ya… Merve bir de oyuncak bebek aldı marketten.

Yoldayken:

- Allah bizi seviyor, dedim. Şu Miraç Gecesi’nde yükseklere çıkıyoruz. Yükseğe, Taraklı’nın en yüksek köylerinden birine…

- Öyle… Şükür ki Allah bize böyle bir iş nasip etti.

- İşimiz bu olmasaydı, bizim işimiz bu olmaz mıydı? Aslında herkesin işi değil mi bu? Bu çocuk ve Adam’ın hiç akrabası yok mu? Peki ya annesi…

- Bırakıp gitti.

… … …

Terkedilmiş hâli her hâlinden belli olan Adam, yığılı kaldığı evin bahçesinde iki elinin arasına aldığı başını kaldırdı ve:

- Hoş geldiniz, dedi.

Cansel penceredeydi… Alnına kadar inen yazmasının altından bakışlarıyla babasını dinliyordu bizimle birlikte:

- Geçen gün bıraktığınız notu okudum. Gelecektim; fakat kasabaya inecek vaktim olmadı. Oturmaz mısınız? Çay demleyeyim size?

- Çay şöyle dursun hele! Biz sizi ziyarete geldik. Kandil akşamı hâlinizi hatırınızı soralım istedik. Geçen gün Cansel’i burada senin yokluğunda yalnız başına görünce çok üzüldük. Tabi sana da hak veriyoruz. Senin de işin gücün olur illâki! Erkek adamsın sonuçta… Komşularınız ilgilenmiyor mu sizinle?

- İlgilenirler Sevim Hanım. Uğrarlar ara sıra.

- Arada sırada gelmelerinin bir faydası olmaz ki. Cansel’e bakmak sana da zor geliyordur. Hem Cansel için de bu yaşta yalnızlık çok zor olur. Çocuğu vermeyi hiç düşünmedin mi?

- Geldiğiniz gün sizi fark etmemişler herhalde. Aslında sürekli göz kulak olur komşular. Annesi ilk gittiği zamanlar düşündüm tabi vermeyi. Ama şimdi öyle alıştım ki…

Bu arada Merve çocuğun gözlerindeki çapakları sildi, getirdiği kıyafetleri üşenmedi, giydirdi. Kız çocuğu bu ya… elbiseler pembeydi. Başındaki pembe çiçek baskılı yazması şimdi onu daha da bir güzelleştirdi. Anne eli değmiş gibi…

- Peki çamaşır makinanız var mı Abi? Nasıl yıkıyorsun elbiseleri?

- Hepsi var Serkan. Hiçbir şeye ihtiyacımız yok şu an.

Cansel oyuncak bebeğini yürütüyor, çantasını koluna takmaya çalışıyor, minicik parmaklarıyla saçlarını tarıyordu bebeğinin. Bunu gören Sevim Abla:

- Allah’ım! Şunun yazması da yok mu! Açalım da biraz da senin şu güzel saçlarını görelim, dedi. Ve yazmayı alnından başına doğru sıyırdı. Saçları yoktu. Varsa da kısacıktı.

Merve ilk kez heyecanla konuştu:

- Ama biz getirdiğimiz kıyafetleri, oyuncak bebeği, bütün pembeleri… Bunları kız çocuğu diye almıştık? Başındaki yazmaya aldanıp onu kız çocuğu sandık.

- Yo yo! doğru almışsınız. Saçlarını taramayı beceremiyorum ben. Hem her zaman buna vaktim olmuyor, kısa kesiyorum, dedi Adam! Kendini ele verdi, hiç farkında olmadan!

... … …

 
Her kadın annedir, her kadın annedir... Plastik bir bebeğe Cansel bile annedir... Ama Adam ne yapsın? Adam’dan anne olmaz, ona hata bulunmaz…

Şu Cansel’in annesi, nasıl rahat yatacak!.. Sevim Hanım’dan geçtim, beni kim susturacak?..

Ve bir sigara!..

Henüz yakmadan güzümdeki bu duman da nesi?

- Çocuk var uzaklaş!

Çocuğu verecek mi... duymadım gerisini!

… … …


“Ahmaklar, insan yapısı mescide saygı gösterirler de, gönül sahiplerine bigâne (ilgisiz) kalarak onların gönüllerini kırarlar.”(Hz. Mevlana)

... ... ...

Ve dönüyoruz: Alçalıyoruz...

- Aslında öyle kötüyüm ki, ama Miraç Gecesi’nde hem gerçekten yükselmek, Allah’la görüşmek, konuşmak nasip oldu bize… gam değil.

- Çok şükür iyi bir şey yaptık da, Allah’la görüşmek ne demek Serkan?

Hz. Mûsâ aleyhisselâm birgün: “- Yâ Rab! Seni nerede arayayım?” diye niyazda bulundu. Allah da: - Beni kalbi kırıkların yanında ara, dedi.”

- Allah'la Görüştük mü sence?

- Bir hadis-i kudsîde de Peygamber Efendimiz şöyle dedi:

“Kıyâmet günü aziz ve celil olan Allâh şöyle buyuracaktır: 

–Ey Âdemoğlu! Ben hasta oldum da sen Beni ziyâret etmedin!”
Ve kul diyecek ki:
–Ey Rabbim, Sen Âlemlerin Rabbi iken, ben Seni nasıl ziyâret ederim?”
Cenâb-ı Hak cevaplayacak:
–Bilmedin mi, falan kulum hastalandı, fakat sen onu ziyâret etmedin. Bilmiyor musun, eğer onu ziyâret etseydin, yanında Beni bulacaktın!..”

… … ...

Gelmiştik.

Vakfın aracını Hükümet Konağı’nın önüne bıraktık. Merve ve Sevim Abla’nın kandilini kutladım. Vedalaştım.

Onların aracı vardı, bense yayandım.

Şu Miraç Gecesi’nde kalbim öylesine kırıktı ki göğsüm parça parça olmuştu. Dışıma taşırsam da içime akıttığım gözyaşımla kana bulanan kalbimi yıkıyordum. Yürüyordum.

Rahmetin müjdecisi olan bulutları taşıyordu; toz, toprak ve yaprak yaprak esiyordu rüzgâr.

Yanımda durdular. beni araca aldılar.

Ukâlâlığım üzerimdeydi ve ben gene başladım. 500 metre ilerde köşedeki ağaca ulaşana kadar sözü bağlamalıydım. Zaten dediğim her şeyi düşünmeden söyledim:

- "Allah’ın sevgilisi (s.a.v) uyku ile uyanıklık arası bir hâldeyken Cebrail (a.s) usulca yanına yaklaştı ve Sevgili’yi uyandırdı.Cebrail: “Lütfen kalk! Rabbin sana selam ediyor ve kendisine çağırıyor” dedi ve Sevgili’nin göğsünü yararak kalbini yıkadı. Daha sonra Sevgili, Cebrail’in eşliğinde önce birinci kat semaya, daha sonra sırasıyla yedinci kat semaya kadar yükseldi. Buralarda nice âlemler gördü, nice sırlar öğrendi. Sidretü’l Münteha’ya gelindiğinde Cebrail durdu ve Allah’ın Sevgilisi’ne veda etti. Bunun üzerine Sevgili, biraz mahzun şöyle buyurdu: "Ey Cebrail! Beni yalnız mı bırakıyorsun?" Buna mukabil Cebrail: "Ey Muhammed! Bir adım daha atarsam, yanarım!” dedi ve çekildi."

Ötesine sınırsız acı çeken ve sınırsız sevenler lâyikti.

Beni ağacın olduğu köşede bırakın. Bundan sonrasını yalnız gideceğim. Bir adım daha atarsanız, yanarız!

- Sen yanmayacak mısın?

- Ben yandım zaten. Bu hâd hudud bilmezliğimden başka ne beklenir… Üzüntünün de, sevginin de, cesaretin de sınırı yok bende. Siz sınırı aşmayın. Bundan sonrasını yalnız gideceğim.

Ve câmiye de gitmedim!

Ömer (r.a.) Medine Sokakları’nda dolaşırken halk ne iş yapar, konu komşu nerdedir? Neden, niçin, niye... sorular, hâd bilmezliğimdir.

Yalnız kalmadan yalnızları anlamanın, Allah’la baş başa kalmanın yolu yok sanırım.

Ve ben hâlâ kendime, Âdem’e, yalnız kalan Adam’a cayır cayır yanarım!

 


Cansel ismi, kahramanımızın gerçek ismi değildir. Çocuğun babasının tarifinde ise sadece "ADAM" sıfatı kullanılmıştır. Çünkü o bir "ADAM"dır. Adamdan anne olmasa da!.. 

#

Yorumunuzu Ekleyin

Adı-Soyad
E-Posta
Yorum
İşlemin Sonucu
  • Yorumlar T.C. Yasalarına aykırı olamaz.
  • Hakaret içeren yorumlar, yayınlanmasa bile yasal mercilere iletilebilir
  • KVKK Kapsamında, bilgileriniz, yasal merciler hariç kimseyle paylaşılmaz.
  • Formda doldurduğunuz bilgiler ve IP adresiniz sisteme kaydedilir.
  • Yorumunuz onaylanıp yayınlandığında, sadece yorum, isim ve yorum tarih saati gösterilir.
Yorum Ekle

Yorumlar

Mustafa Özbilge
6.06.2013 / 18:16:32
Pek âlâ, pek güzel, pek içli...
Fatih BODUR
26.06.2013 / 14:42:45
Çalışma arkadaşlarını ve seni canı gönülden kutluyorum. Hepinizin yüreğine sağlık....
CANSEL BABADA
16.01.2014 / 14:40:36
BENİM ADIM CANSEL BEN COK ELESTİRDİM

YAZARIN SON YAZILARI

Söz Tutması

Söz Tutması

"Önce söz vardı."
Sebebi Sükut

Sebebi Sükut

...
İçimde Kar Telâşı

İçimde Kar Telâşı

...
Hayat Bayram Ola...

Hayat Bayram Ola...

Zaman Bayramı: Kurban Bayramı
Göklem

Göklem

...
İstanbul ve Ben

İstanbul ve Ben

İstanbul günahta benimle boy ölçüşemez!

GENEL BİLGİLER

Taraklı

Taraklı

Taraklı Nerede, Taraklı'nın tarihi ve coğrafi özellikleri
Taraklı Otobüs Saatleri

Taraklı Otobüs Saatleri

Ağustos 2023 Güncel Taraklı - Sakarya Otobüs Kalkış Saatleri, Taraklı Otobüs Saatler 2021, Taraklı Otobüs Tarifesi, Taraklı Sakarya ilk otobüs ne zaman? Taraklı - Sakarya Son Otobüs Ne zaman? Sakarya Taraklı İlk Otobüs Ne Zaman, Sakarya Taraklı Otobüs Saatleri, Taraklı Koop Otobüs Saatleri
Taraklı'da Gezilecek Yerler

Taraklı'da Gezilecek Yerler

Taraklı'ya geldiğinizde gezilecek yerler neresidir? Taraklı'nın en popüler gezilecek yerleri yazımızda.
Taraklı Termal Turizmi

Taraklı Termal Turizmi

Taraklı'da termal turizmi, Türkiye'deki belli başlı noktalardan biri haline gelmiştir.