Mustafa İŞCAN Sırrı'nın Kaleminden

Rahmetli Mehmet Erkal Hocam Ve Taraklı'da Ahde Vefa...

İnsan 45 yıl önce doğduğu yerlerden ayrı kalıp tekrar doğduğu topraklara döndüğünde çok farklı oluyor. Gençlerin hiç biri seni tanımıyor ama yaşlılar hemen aralarında soruyorlar. Bu kim diye. Sonra başlıyorlar rahmetli hafız Sırrı Hasan dedemden Aşcı Kazım dedeme kadar. Hele Kazım dedemin o meşhur kuru fasulyesi. Yemeklerindeki lezzet hala anlatılıyor.
Çoğu zamanda bana soruyorlar. Sen kimsin diye. Evet Ben " Sırrıların torunu, semerci Selahattin'in oğluyum " diyorum.
Yine bir Paşalar konaklarındaki yemekli bir toplantıda sevgili Alaattin Yılmaz Ağbim " Mustafa gel" dedi. Seni kiminle tanıştıracağım. Sonra beni sevgili Mehmet Hocamın yanına götürdü. Bak dedi " Mehmet hocam " Bu da Mustafa Sırrıların torunu " diye tanıştırmıştı.
Daha sonra rahmetli Mehmet Hocam ile vakit namazlarında kurşunlu camiinde namazlarda karşılaştık. Bir kaç tanesinde hocam müezzinlik yapmıştı. Allah razı olsun.
Rahmetli hocam ile biz aynı zamanda Taraklı Ajans internet gazetesinde köşe yazarlığı da yapıyorduk. Genelde ben hep Taraklı'nın yerel yönetimin sevmediği konularda yazılar yazıyordum. Rahmetli hocamın yazıları da daha farklı üslupta idi.
En son yazısı " Geleneklerimiz ve Geleceğimiz" yazısını okumuştum. Kendi köşe yazılarımda da istediğim yorum yazma ihtiyacını hocamın yazısına yorum olarak yazdım. Rahmetli Hocam o kadar güzel konulara değinmişti ki özellikle insanoğlu için vaktin önemi, ne kadar değerli olduğu, ayrıca halkın esnaf ve sohbet yerleri olan bakkal ve manav v.b yerlerin yerine Süpermarketlerin açılması, televizyonun tam bir zaman harcama aracı olması, doğanın bu kadar kötü kullanılmaması v.b konularda çok güzel ders veriyordu.
Ben de bu yazıya " Yaşanan Taraklı'nın Posterlerdeki Taraklı'ya benzemesi için başta siz olmak üzere Taraklının duayenleri ile birlikte hareket etmemiz gerektiğini yazmıştım. Buna Yerel yönetimin tek başına yeterli olamayacağı, sivil toplum kuruluşları ve kanaat önderleri ile Taraklı'nın halkının istemesi gerektiğini yazmıştım.
Maalesef bu yorumdan çok kısa bir süre sonra hocamın Rahmetli olması haberini öğrendim. Allah rahmet eylesin. Mekânı cennet olsun.
Sevgili Mehmet hocamı da ebediyete uğurladık. Sağlığında kıymetini bilmediğimiz bir ağbimiz daha aramızdan ayrıldı.
Şimdi aklıma Taraklı'nın duayen büyükleri geliyor. Başta rahmetli Hattat Saim Özel Hocam. Kurşunlu Camii köşesinde resmi bulunan ve oturduğu sokağa ismi verilen rahmetli büyüğümüz Saim Özel hocamız. Ha bir de Kültür Evinde girişte hocamın eserlerinin olduğu bir oda var. Çoğu zaman tozunun bile alınmadığı ziyaretçilerin olumsuz eleştiri yaptığı Kültür Evinde.. Peki bunlar Rahmetli Saim Özel Hocam için yeterli mi !?
31 Mayıs 2015 tarihinde Karagöl Yaylası etkinlikleri kapsamında Şehit Mehmet Nuri Kocabıyık parkında saat 21: 00'de Taraklı aşığı Ertuğrul Karslıoğlu hocamın yapmış olduğu Hattat Saim Özel belgeseli Karagöl etkinlik kapsamında afişlerde yazılmıştı.
O akşam bütün programımı ona göre yapıp o saatte parka gittiğimde bu etkinlik ile ilgili ne çay ocağı işletmecisinin haberi vardı ne de Belediyeden bir yetkili . Eğer bu program yapılmayacak ise bunu gelen kişilere nedeni ile duyurulması gerekmezmiydi.
Maalesef aynı duygularla gelen sevgili Alaattin Yılmaz Ağbimiz ile geri dönmüştük. peki bu yapılan sadece bizlere mi bir saygısızlık idi yoksa Rahmetli Büyüğümüz Saim Hoca’ya ve bu belgeseli yapan Ertuğrul Karslıoğlu hocama yapılmış sayılmaz mıydı? .
Hepimiz faniyiz. Allah nasip ederse öldüğümüzde cenaze namazı kıldırırken hocam soruyor " "Rahmetliyi nasıl bilirdiniz" diyor, sonra "Haklarını helal ediyormuşsunuz" diyor. Peki biz hakkımızı helal ettik ama rahmetliler bize hakkını helal ediyor mu diye düşünüyor muyuz.
Rahmetli Saim Hocamızı tanıtmak için nasıl bir etkinlik yapıyoruz! Adeta Temcit ile özdeşleşen Bu değerli ismin bize bıraktığı bu geleneksel âdetimizi niye yapmıyoruz. Aranızda bulunduğum iki ramazanda en büyük arzum bir akşam da olsa Kurşunlu Camii minaresinden Temcit ile Peygamber efendimize naat etmek idi.
Diğer taraftan sevgili hocamız Hat sanatının en değerli duayeni olarak onun adına bir kültür etkinliği yapılamazmıydı!
Sevgili hocam Prof .Dr. Mehmet Erkal Hocam'ın sağlığında onun adına bir etkinlik ile onuruze edilemezmiydi. Taraklımızdan çıkan bu değerli büyüğümüzde sadece kabristan ziyaretlerinde mezarında okunacak fatiha ile ona karşı sorumluluğumuz bitecek mi !?
Yine Taraklı sevdalısı değerli büyüğümüz Ahi Naci Sever Hocamız. Kaç Taraklı'lı onu tanıyor. Taraklıyı anlatan kitaplarını kaç Taraklılı okudu! En son hatırladığım Adapazarında yapılan bir imza gününde çok az sayıda insan gitmişti. Bu değerli büyüğümüzü daha yaşarken yapılacak bir etkinlik ile onuruze edilemez mi ! ? ?
Yine Taraklı sevdalısı değerli büyüğümüz Ahmet İşsever hocam. Taraklı folklorunu geliştirmek için ter dökenlerden birisi değil mi ! ? ? Onun adına bir foklor etkinliği ile Taraklı folklor kültürü adına bir şey yapılamaz mı!
Taraklı insanı bu kadar vefasız mı ! ? Vefa adının İstanbul'un bir ilçesi değil de insanın değer verdiklerine karşı bir sorumluluğu olduğunu ne zaman hatırlayacağız. Rahmetliler ile bu yaşayan büyüklerimizi ne zaman mutlu edeceğiz .
Yine bana dokunmayan yılan bin yaşasın misali herkes kendisi dışında bir sorumluya taş atacak. Bu Taraklı'da yaşayan, ekmeğini yiyen, suyunu içen her vatandaş için geçerlidir.

Yeter artık Taraklı' lı hemşehrilerim şu miskinlikten kurtulun . Bakın Sevgili Alaattin Yılmaz ağbim şiirinde ne güzelde yazmış.

Memleketim virane,
Ne söylesek bahane,
Hayret yine ayakta,
Boyun eğmez hayatta.

Ekmeğini yiyenler,
Sularını içenler...
Hepimiz de suçluyuz.
Bu toprağa borçluyuz.

Yüzleşelim geçmişle,
Hep verelim elele,
Sılam hizmet almalı,
Çok muhteşem olmalı.

Canımın bir parçası,
Yüreğimin sevdası,
Vasiyet, son durağım,
Olsun Güzel Taraklım.

Hepinize Kuzey Irak Erbil'den memleket hasreti ile en derin selam ve saygılarımı sunuyorum.