Faruk Serkan YILMAZ Faruk Serkan YILMAZ Beşinci Mevsim

Beşinci Mevsim'e dair

Elimden geldiğince tadılmamış duyguları, duyulmamış sedaları -şimdiye dek vuku bulmamış bir iklim sıcaklığında ya da soğukluğunda; yeryüzü kurulduğundan bu yana, Mikail’in “arz”a uygulamadığı bir tarzda; yani tam da “Beşinci Mevsim”in adına yakışır bir metotla- sizlerle paylaşmaya çalışıyorum.
Yayın: Güncelleme:

Takvimlerden bağımsızdır “Beşinci Mevsim”; takvimlerden bağımsız kalmaya özellikle özen gösteriyorum çünkü ben… Beni ne ülkemde cereyan eden hadiseler ilgilendiriyor, ne de yapay olduğuna (kuşkusuz inandığım) suni gündemler… Elimden geldiğince tadılmamış duyguları, duyulmamış sedaları -şimdiye dek vuku bulmamış bir iklim sıcaklığında ya da soğukluğunda; yeryüzü kurulduğundan bu yana, Mikail’in “arz”a uygulamadığı bir tarzda; yani tam da “Beşinci Mevsim”in adına yakışır bir metotla- sizlerle paylaşmaya çalışıyorum. Bunda ‘başarılı mıyım?’ tabii ki tartışılır…



İşte yukarıda sizlere açtığım pencereden “Beşinci Mevsim”e bakacak olursak, “Beşinci Mevsim”den gündemle ilgili, ya da takvimlere endeksli bir yazı beklemek sanıyorum saçma olur; böyle bir yazı da zaten “Beşinci Mevsim”in formatına uymaz. Öyle zannediyorum ki; bütün bu yazdıklarımdan sonra, artık benden “Sevgililer Günü”ne dair bir şeyler yazmamı beklemezsiniz…




Hem mesela “Beşinci Mevsim”in rüzgârından hangi dalın yaprakları döküldü de, bu yapraklar üzerinde romantik romantik yürüyen kaç sevgili oldu? “Beşinci mevsim”in bulutları hangi yağmuru getirdi de, bu yağmurlar hangi sevdalının gözyaşlarını kamufle etmeye çalıştı? Bilmiyorum! Belki de “Beşinci Mevsim” hiç yaşanmadı… Yanılsamaydı…




Kim bilir?




Belki de Beşinci Mevsim”, en kara sevdaların yaşandığı, sadece sevgililerin üzerine doğan günleri kapsayan “Sevgililer Mevsimi” ydi…


****



Değerli “Beşinci Mevsim” sakinleri; 


Görüldüğü gibi yukarıdaki yazımda, neden gündemin dışında kalmayı tercih ettiğimi, takvimlere karşı ettiğim itaatkârsızlığımın sebeplerini anlatmaya çalıştım.



Bu köşeyi, şiir okumak ümidiyle tıklayan değerli okuyucularım da hemen hayal kırıklığına kapılıp kızmasınlar. Yazıldığı kişiden, ölümünde bile çiçek dahi atmasını istemeyen bir sevgilinin yaşadıklarını anlatan kırgın bir şiirle baş başa bırakıyorum sizleri. Kimileri sevgililerine çiçek aladururken…




İstemem Ben 



Beni yürekten sevmeyeceksen,
Bana gönlünü vermeyeceksen,
Günün birinde terk edeceksen,
Bir tek ümit verme, istemem ben.




Yıllarım sensiz gelip geçerken,
Boş sokaklarda seni ararken,
Hüzne bürünmüş o taş kalbinden,
Sakın sevgi verme, istemem ben.




Pişman olup da döndüğün günde,
Yaşlar sel gibi olur gözünde,
Bu yalan dünyadan göçtüğümde,
Tek bir çiçek atma istemem ben.



 

#

Yorumunuzu Ekleyin

Adı-Soyad
E-Posta
Yorum
İşlemin Sonucu
  • Yorumlar T.C. Yasalarına aykırı olamaz.
  • Hakaret içeren yorumlar, yayınlanmasa bile yasal mercilere iletilebilir
  • KVKK Kapsamında, bilgileriniz, yasal merciler hariç kimseyle paylaşılmaz.
  • Formda doldurduğunuz bilgiler ve IP adresiniz sisteme kaydedilir.
  • Yorumunuz onaylanıp yayınlandığında, sadece yorum, isim ve yorum tarih saati gösterilir.
Yorum Ekle

Yorumlar

Haluk Ali Pektaş
17.02.2008 / 15:16:57
Değerli Faruk!Zaman,zaten soyut bir kavram(aynen duygular gibi..)İnsanoğlu maddesine uydurabilme adına sınırlamaya çalışmış..duygulara harfleri giydirdiği gibi."Mikail'in arza uygulamadığı bir tarz" da düşünmek,doğaya başkaldırmak mı?(Bu arada şu farkı hatırlatmanın yararlı olacağı kanısındayım:Mikail uygulayan değil,uygulatılandır..)Duygusallığını anlıyorum..Sıfır noktasında,insanın duygusallığı derinlemesine iniş ise,bu noktadan yukarı yükselişi de yaşamın gerçekler yönüdür.Sıfır noktasından amûdî yükselişte, mahrûti bir kırılma yaşanıyorsa,hayati sıkıntılar da baş gösterebilir.Çünkü sıfır noktasından derinliğe hislerle inilir;yukarıya akılla çıkılır..Ben derim ki beşinci mevsimin içinde dört mevsimi hissederek yaşa !..Bütün duygusallığın yanında "sevgililer gününden" bahsetmiş olsan sana yakıştıramam.İnsan duygusunun kapitalizmin sömürüsüne bu kadar alet edilmesi duygularımı incitiyor..Ben sevdiklerimi bir gün sevmiyorum ki...Mikail'in sahibine emanet ol derim..
ufuk şen
18.02.2008 / 14:42:33
Sevgili Serkan sen bu köşenin hakkını Başlığa göre ziyadesiyle veriyorsun. Biliyorsunki insan hayatında yaşı kadar bahar yaşamıştır ama ikinci bahar diye bir benzetme var. senin beşinci mevsimde bir nüansa işaret ediyor. Ve sen bu mevsimi bizlere şiirlerinle yaşatıyorsun
yusuf kabak
19.02.2008 / 10:20:51
Düştü can evime dördüncü cemre/Dünyayı üçüncü gözümle gördüm./Dörtyüzseksenbeş gün çekti bir sene/Onaltıncı aya takvimsiz girdim...Şair, gönlü uçsuz, bucaksız meyve bahçesidir.Orada ne yapraklr dökülür ne de meyveler tükenir.Yazı kışı yokmu? Vardır elbette Belki yazları bildiğimiz yazlardan daha güzel, kışları bildiğimiz kışlardan daha serttir.Herşey ait olduğu yerde güzeldir.Ne dünü yarına taşıyabiliriz,nede yarınları bu güne getirebiliriz.Fakat insan olarak maddeten olmasada, manen hem dünde, hemde bu günde , hemde yarınlarda yaşayabiliriz.Yakmayan ateşin, akmayan suyun,üşütmeyen karın, aydınlatmayan ışığın eksikliklerini anlayamayanlarda eksiklikler vardır.Şahin yakalamak, karga yakalamaktan zordur.Senin köşeni okuyanlar karga avcıları değil şahin avcılarıdır. Belki fazla düşünecekler amma düşünmenin kimseye zararı yoktur. Yolun ve bahtın açık olsun.....
Faruk Serkan
20.02.2008 / 18:45:56
Değerli yorumcuların yorumlarına olan cevap hakkımı bir sonraki "Beşinci mevsime dair2" başlıklı yazımda kullanacağım. Beşinci mevsimin ruhuna uygun yeni şiirimde buluşmak dileğiyle şimdilik hoşçakalın...
Ahi Naci İşsever
23.02.2008 / 19:11:46
Değerli Faruk Serkan, Biliyorsun seninle "ayaküstü" ve oldukça yoğun "şiir" konuştuk.Bana "son okuduğun" şiirini duyunca daha önce söylediklerimi "çizen!" bir kaliteden söz etti idik. Yukarıda okuduğum "beşinci mevsime" dair söylediklerin, oklavada ezilmiş "gerçek" bir şiir. Hepimizde "bir o belde özlemi" sızlar. Bu sızı sen de "beşinci mevsim olarak" nüsediyor. O mevsime dair sana birşeyler önermek "hat hudud" messelesidir. Dilerim "gökyüzünün tırafiğinde" O ardında güneş doğmayan kapıdan" da, geçersin. Şiirde geleneksel tarz(hece ve biçim) seni bağlamasa belki daha iyi olacak. Selamlar.
Ahi Naci İşsever
24.02.2008 / 03:34:24
Değerli YUSUF KABAK Kardeşim, Bu sutunun şiirine ve şairine dair söyledikleriniz "şiir" ve Taraklı adına beni heyecanlandırdı. İltifat ettiğiniz mısraları, "şiirin de" şairimizin de nabzını tuttuğunuzun makbuzu olarak algıladım.Yıllardır Taraklı'nın şiiri ve şiir dili üstüne düşünmüş ve içinden çıkamamış biri olarak gene! aklım karıştı. Sizin de denemelerinize ulaşıp toprağımızdaki "bu şairâne bereketin" kaynağına ulaşmamıza yardım edin.Yorumunuz vesilesiyle tebriklerimi iletiyorum. Esen Kalın.

YAZARIN SON YAZILARI

Söz Tutması

Söz Tutması

"Önce söz vardı."
Sebebi Sükut

Sebebi Sükut

...
İçimde Kar Telâşı

İçimde Kar Telâşı

...
Hayat Bayram Ola...

Hayat Bayram Ola...

Zaman Bayramı: Kurban Bayramı
Göklem

Göklem

...
İstanbul ve Ben

İstanbul ve Ben

İstanbul günahta benimle boy ölçüşemez!

GENEL BİLGİLER

Taraklı

Taraklı

Taraklı Nerede, Taraklı'nın tarihi ve coğrafi özellikleri
Taraklı Otobüs Saatleri

Taraklı Otobüs Saatleri

Ağustos 2023 Güncel Taraklı - Sakarya Otobüs Kalkış Saatleri, Taraklı Otobüs Saatler 2021, Taraklı Otobüs Tarifesi, Taraklı Sakarya ilk otobüs ne zaman? Taraklı - Sakarya Son Otobüs Ne zaman? Sakarya Taraklı İlk Otobüs Ne Zaman, Sakarya Taraklı Otobüs Saatleri, Taraklı Koop Otobüs Saatleri
Taraklı'da Gezilecek Yerler

Taraklı'da Gezilecek Yerler

Taraklı'ya geldiğinizde gezilecek yerler neresidir? Taraklı'nın en popüler gezilecek yerleri yazımızda.
Taraklı Termal Turizmi

Taraklı Termal Turizmi

Taraklı'da termal turizmi, Türkiye'deki belli başlı noktalardan biri haline gelmiştir.