Mustafa Özbilge Mustafa Özbilge Dıngılım

Sayıklama

Kendi seferberliğimden önce, senin seferberliğine kulak misafiri oldum.
Yayın: Güncelleme:

1-

Kediler, köpekler ve güvercinlerin arasında, mekânın tamamlayıcısı olan varlığını gelip de bulamamak, burayı bir daha bana mümkün kılmaz diye korkarım.

Çünkü varlığının mekânını bilmek, yani seni orada bilmek, aradaki mesafelerin uçsuzluğunu yoksun kılarken, neşemi ziyadesiyle arttırıp, seni hep yakınlaştırıyordu.

2-

Yine darmadağın her yer. Pullar, fotoğraflar, gravürler, müzayede katalogları, gidişine üç gün dayanıp, Buda’ya karşı bağımsızlığını ilan etmiş Osmanlıca tomarları…

Sen varsan düzen kabul edilebilir ancak

Yokluğun anarşizmi İbranice haykıracak

Üç gün önce kozmos, üç gün sonra kaos

3-

Kendi seferberliğimden önce, senin seferberliğine kulak misafiri oldum. Daha başka şeyler de duydum hakkında. Fransa’ya gidebilirmiş büyüğün bir logo olarak, sen de yalınkat bir şehre, annenin yanına dönecekmişsin. O şehri, Kafkasya’dan Göçler’i okuduktan sonra tanıdım. Bu sebepten, muhacirliğin kitâbîdir zannımca.

4-

Ancak tarihin güçleri birleşip, seni çıkarabilirlerdi buradan. Öyle de olmuş. Pek çok sebep, bir sonucu doğurmuş. Kendimi, senin tarihinin haberdar olmadığı esrarengiz bir sonuç olarak iliştiriyorum sayfalara, bunu resmi tarihçiler yazamayacak. Sebeplerin içsel sancılı çocuğu, bir de bakmışsın kendiliğinden ölmüş. Sebepler neydi?

“Her dem yeniden doğarız, bizden kim usanası”

5-

Bir aile yolda kalıyor on beş sene evvel. Bir aile namaz kılıyor bir akşam vakti. Bir aile, misafir ediyor bir gecelik onları. Sonra, zaman geçiyor, zaman ziyan içinde.

6-

Cebimde pusula ile mektup, kutuda ise ceviz taneleri ve ağaç kaşık… Boğaz’ın suları, karanın rüzgârıyla karşılaşınca, Müslüman’ın feraseti, bir demet kaimeyi sıkıştırıveriyor avuçlarıma; sonucu, kaderin belirleyeceği bir şaşkınlık hâli bende.

7-

Sana koşuyorum hemen. Her yerde bir düzen… Önceden düzeni yabancılaştırmış bir mekânın sahafı iken, şimdi, varlığın düzeni meşru kılıp, biat etmeye sevk ediyor bizi. Koşulsuz itaat ediyoruz.

Fakat senin bulunmadığını görüyorum. Köpek masanın altında uyuyor, kedi sersemce geziniyor, güvercinler huzursuz… Bir vakit, düzeni ikame etmiş, ardından terk etmiş gibisin burayı. Hiçbir şeyin önceki gibi olmayacağı, yokluğundan sızıyor. Mekân ile birlikte sızı-l-an-ıyor-uz biz de.

Karanlıkta iki kitap düşürüyorum elime: Çanakkale ve Uşşâkî Divanı.

Senin burada, ancak sabahları bulunabileceğini, benim ise yanlış bir vakitte geldiğimi düşünerek, Buda’ya diyorum ki: Gece oldu, görmüyor gözüm. Ben yeniden gelirim.

Yeni-den, yeni-l-me-den.

8-

Üç gün kaçabildim ancak. Dayanabildiğim üç gündü bu... Zihnim ansızın, dört ciltlik Büyük Türk Lügati’yle doluyor cebimdeki kaimelerin cümbüşüyle.

Cemil Meriç, iki defa keramet gösteriyor. Mütebessim bir hocanın teşviki de kararıma cesaret katıp, bana irşat ediyor.

Evet, nihayet yanındayım, diyebilmek için, köşeden dönmek yeterli sanıyorum, yirmi adım öteye varmak…

9-

Kendimi çılgınca atıyorum koleksiyon denizine. Her yer darmadağın. Lügat, görünürlerde yok. Fakat benim aradığım ne? Düzenin kaybolmuşluğundan belli…

Lügati unutup, seni sorsam, diyorum. O nerede? Tabii ki soramıyorum. Lügat nerede? Satıldı mı yoksa!

Kıyıdan beliriyor kitap… Bir avuç cevize alıyorum onu. Bir bardak da çay içiyorum üstüne, belki gelirsin deyu.

10-

Malumattan haberim şöyle oldu. Ben kapı ağzında çömelmiş bir halde kitaplarımı poşetlerken, Buda’yla kapının dışında bir adam, seni konuşuyordu. Kapı aralığından duydum her şeyi, kapı değil, gaybî bilgiler açılmıştı sanki.

Adam seni sordu? Buda, senin artık burayı bıraktığını duyurdu. Gidecek, diyordu, içimi cız ettiren korku…

11-

Poşetlerimi almaya geleceğimi söyleyerek atıyorum dışarıya kendimi. İkindiye koşuyorum. Cami ne kadar da yakınmış buraya. Her bir sokağı cilt cilt okunup öğrenilecek bir dersin disipliniyle hazırlanıyordum buraya.

Abdesti alırken, hatırlıyorum parkemin cebinde taşıdığım çıplak hediyeyi. Çiçekli bir tarak…

Kulluğumun bilinciyle camiden çıkıyorum. Köşeden yirmi adım aşağıya, senin olabilme ihtimalini, cebimdeki ağaç tarak kadar saklı tutarak süzülüyorum.

Yağmur atıştırıyor. Kitapları sarmalıyoruz Buda’yla. Yokluğun, belirgin aralıklarla yoklayan kalp atışları gibi, mekânda yalnızca yankılanıyor.

Tarak cebimde huzursuz dolanıyor. Onu Buda’ya hediye etmenin vesilesine bağlayarak ümidimi, sana ulaşabilmenin bir yolu bulunacağını düşleyerek yani, çıkarıp uzatıyorum Buda’ya. Kollarım, onar kiloluk poşetlerden habersiz, bomboş...

12-

Denize karşı bir simitle karnımı doyurdum, sahipsiz kötürüm bir adama refakat ettim istasyona kadar.

Adamcağız yere düştü kolumdan sıyrılarak. Umursayamıyorum hiç... İki kız benden sırayı alırlarmış gibi, ayağa kaldırıyorlar ağzından salyalar saçan mefluç adamı. Atıyorum kollarımı, tirenin vagonlarından içeri; senin bulunmadığın, uzak ve hoyrat kalabalığın içinde, hiç fark edilmiyor bile kollarım ne kadar yorgunmuş meğer.

Not: Herkesle beraber olmanın yalancı emniyetine kapılmadan ve herkesten ayrı olmanın tedirginliğine aldırmadan bir ömrü bilgece tamamlamak için neleri feda etmeli insan? İbrahim'in yanındayım, onun delice-cesaretine hayranım. Diz çöküyorum.

#

Yorumunuzu Ekleyin

Adı-Soyad
E-Posta
Yorum
İşlemin Sonucu
  • Yorumlar T.C. Yasalarına aykırı olamaz.
  • Hakaret içeren yorumlar, yayınlanmasa bile yasal mercilere iletilebilir
  • KVKK Kapsamında, bilgileriniz, yasal merciler hariç kimseyle paylaşılmaz.
  • Formda doldurduğunuz bilgiler ve IP adresiniz sisteme kaydedilir.
  • Yorumunuz onaylanıp yayınlandığında, sadece yorum, isim ve yorum tarih saati gösterilir.
Yorum Ekle

Yorumlar

Faruk Serkan
19.05.2010 / 00:37:12
"İkindi"nin askısı düşmüş de omzundan; kalıvermiş "mânâ" çırılçıplak! Zaten ve hem verilmez ki; verme çiçeğe çiçekli tarak. Gidiyorsa kırıtarak ve oruç oruç yakıyorsa susatarak; tut onu? Bir "ateş"in olsun. Olsun! Onu "ikinci sabah"ta bulursun. "Cesur" musun?

YAZARIN SON YAZILARI

Ya Âhirimiz Ya Âhiretimiz Filistin (46)

Ya Âhirimiz Ya Âhiretimiz Filistin (46)

Mustafa Özbilge'nin yeni yazısı yayında.
Hâlimiz Haddimiz mi? (45)

Hâlimiz Haddimiz mi? (45)

Mustafa Özbilge'nin yeni yazısı yayında.
Bahar Oyunu

Bahar Oyunu

Mustafa Özbilge'nin yeni şiiri yayında...
Bayram Efkârı (44)

Bayram Efkârı (44)

Mustafa Özbilge'nin yeni yazısı yayında...
Çârgâh

Çârgâh

Mustafa Özbilge'nin yeni şiiri yayında...
Köpekleri Tanımak, Adâveti Anlamak (43)

Köpekleri Tanımak, Adâveti Anlamak (43)

Mustafa Özbilge'nin yeni yazısı yayında...

GENEL BİLGİLER

Taraklı

Taraklı

Taraklı Nerede, Taraklı'nın tarihi ve coğrafi özellikleri
Taraklı Otobüs Saatleri

Taraklı Otobüs Saatleri

Ağustos 2023 Güncel Taraklı - Sakarya Otobüs Kalkış Saatleri, Taraklı Otobüs Saatler 2021, Taraklı Otobüs Tarifesi, Taraklı Sakarya ilk otobüs ne zaman? Taraklı - Sakarya Son Otobüs Ne zaman? Sakarya Taraklı İlk Otobüs Ne Zaman, Sakarya Taraklı Otobüs Saatleri, Taraklı Koop Otobüs Saatleri
Taraklı'da Gezilecek Yerler

Taraklı'da Gezilecek Yerler

Taraklı'ya geldiğinizde gezilecek yerler neresidir? Taraklı'nın en popüler gezilecek yerleri yazımızda.
Taraklı Termal Turizmi

Taraklı Termal Turizmi

Taraklı'da termal turizmi, Türkiye'deki belli başlı noktalardan biri haline gelmiştir.