Bir Peygamber Vasiyeti
Hz. Muhammed’in iyi tanınması ve sünnetin doğru yorumlanması için öncelikle “onun beşer oluşu ile peygamberlik vasfı arasındaki ince dengeyi çok iyi kavramak ve korumak” gerekir. Çünkü beşerden peygamber olamayacağı tezi, müminlerden değil müşriklerden gelmiştir. (İbrahim 14/ 10; Kamer 54/ 24 vb.) Buna rağmen, İslam literatürü içerisinde onu beşer üstü bir varlıkmış gibi takdim eden haberlere yer verilmiştir.
Halbuki yanlış peygamber tasavvuru Hz. Muhammed’e değil, böyle bir tasavvura sahip olan kişilere zarar verir. Nitekim bu tuzağa düşenler, sadece Hz. Peygamber’i değil daha nice iyi niyetli, yetenekli, gayretli ve hizmet ehli insanı yanlış değerlendirmek suretiyle hem kendilerine yazık hem de o kişilere haksızlık etmişlerdir.
Yanlış peygamber tasavvuru, Kur’an’la taban tabana zıt olan tasavvurdur. Kur’an, Hz. Peygamber’i öncelikle “insan” olarak tanıtırken yanlış tasavvur onu “insan üstü” bir varlık gibi göstermeye çalışır. Kur’an, Hz. Peygamber’i “yaşayan ve örnek alınması gereken bir model” olarak sunarken, yanlış tasavvur onu “erişilmez bir mit” veya “akıl almaz bir efsane” olarak kurgular. Böylece Hz. Peygamber artık yaşayan bir model olmaktan çıkarılmış ve adeta arş-ı âlâya ışınlanmış olur.
Aslında peygamberlik kurumu, insanlık tarihi boyunca genelde iki tehlike ile karşı karşıya gelmiştir. Bunlardan ilki peygamberlerin fiziki varlıklarına yönelik olup tahkir, alay, yıldırma ve öldürme şeklinde gerçekleşen tehditler. İkincisi de peygamberleri aşırı derecede yüceltme, getirdikleri mesajın özünü bozma ve tahrif etme şeklindeki tehditlerdir.
Bunlardan özellikle ikinci sırada zikredilen sapma örneği Hz. Peygamber’i çok tedirgin etmiş olacak ki o, kendisini sevenlere şu kesin talimatı bir peygamber vasiyeti olarak bırakmıştır: “mensupları Hz. İsa’yı aşırı övdükleri gibi siz de beni aşırı övmeyin. Bilin ki ben de bir kulum. Benim için Allah’ın kulu ve Rasulü deyin” (Buhari, Enbiya, 48) Peygamberimizi böyle bir talimata sevk eden sebep ise şu olaydır. Adamın biri gelip: “Ey Muhammed! Ey Efendimiz! Ey Efendimizin oğlu! Ey en hayırlımızın oğlu!” şeklinde onu övücü sözler sarf etmeye başlayınca Hz. Peygamber bundan rahatsız olur ve hemen şöyle diyerek müdahale eder: “Ey insanlar! Sözlerinize dikkat edin ki şeytan sizi emri altına almasın. Ben Abdullah’ın oğlu Muhammed’im. Allah’ın kulu ve elçisiyim. Beni Rabbimin yerleştirdiği konumdan daha fazla yüceltmeye kalmanız vallahi beni rahatsız eder.” (Ahmed bin Hanbel, Müsned, III, 153)
Biz, Hz. Peygamber’de beşer üstü bir nitelik görmek isteyen, böyle bir şey göremeyince de şaşırıp kalanlara, onun beşer yönünü ısrarla vurgulayan şu ayeti hatırlatmakla yetiniyoruz: “De ki: Rabbimin şanı ne yücedir! Ben sadece beşer bir rasul değil miyim?” (İsra 17/ 93)