Bunlar İyi Şeyler Değil
KISKANÇLIK HALİ
Gıybettir kıskancın kelamı şaşmaz
Eğer ki dalına konmasın kuşlar
Kavağa söğüde kimse yanaşmaz
Çocuklar meyveli ağacı taşlar
Ankara’da Ankaralı şairler olarak her ayın ilk pazarı ve yine bir başka şair grubuyla da On beş (15) günde bir pazarları toplanıyoruz. Burada yeni yazdığımız şiirleri sırayla okuyor, değerlendirmeler yapıyoruz. Yine bazı haftalar Ankaralı edebiyat severlerin kurduğu İLESAM ile şiir dinletileri düzenliyoruz, yeni kitap çıkaran arkadaşlarımıza imza günleri tertipliyoruz. Ama asıl mesele bu değil. Ben bir sevincimi, bir mutluluğumu paylaşmak istedim sizlerle, o da bu toplantılardaki bir çok şair ve yazarımıza Taraklı'dan bahsetmiş olmam sonrası TARAKLI AJANS sitemizi imkan buldukça ziyaret edip, memleketimizi çok beğendiklerini bana söylemeleri mutluluğuydu.
Gelin görün ki bu mutluluk, işlerimin yoğunluğu sebebiyle bu yazımı biraz ileriye atmam sonucunda kursağımda kalıverdi. Birkaç haftadır takip ediyorum bazı gençlerimiz bizleri yıpratmaya çalışıyorlar. Bizleri derken Tüm Taraklı'yı kastediyorum. Taraklı'da gençlik kollarının toplanması sonucunda yayınlanan haberin altına enteresan yorumlar atılmış. Yorumlarda Belediye Başkanı Sayın Tacettin ÖZKARAMAN’dan tutunda Sitemiz editörlerinden Sayın İzzettin KÖMÜRCÜ’ye bile sitem edilmiş. Ben bunu sitem diye adlandırmak istiyorum şimdilik.
Neydi bu yorumlar? Siz haberin altında okuyunca görürsünüz. Ben sadece özetle geçeceğim. Efendim değerli gençlerimizden bir tanesi bu toplantılar sonucunda hiçbir sonuç alınamadığını yazmış. Yani bir şeyler kaybedilmiş gibi bir üslup kullanmış. Kaybetmek kazanılan bir şey varsa cümlede hak ettiği yeri bulur. Orda ki insanlar, yani idareci kısmında olanlar daha yolun başındalar ve kazanmak için çalışıyorlar, bu sabırsızlık niye? Düne kadar gençleri düşünen bile yoktu.
Bir bilgine sormuşlar: "Dünyada en çok kimi seversin” diye. O da “Terzimi severim” demiş. Soranlar şaşırmış. “İyide neden terzi? Terziye kadar başka sevebileceğin yakının yok mu?” diye eklemişler. Bilginde şu cevabı vermiş: “Terzim her elbise diktirdiğimde yeniden ölçümü alır. Ama benim dost bildiklerim beni dün nasılsam bu günde aynı zannediyorlar” demiş.
Bir gencimizin İzzettin KÖMÜRCÜ için yazdığı bir yorumdan dolayı bu fıkrayı anlattım. Ne demiş o genç İzzettin KÖMÜRCÜ için? “İzzettin abi sen eskiden sosyal demokrattın, neden şimdi sağı savunuyorsun” İnsanların şu’cu veya bu’cu olmaları bu haberlerin altına bu şekilde yorum atılarak deşifre edilmelerini gerektirmez. Hele hele dünyaya açıldığımız bir gazetede bunlar çok yanlış. Bırakın kim neyi düşünüyorsa düşünsün. Hem madem serzenişte bulunacaksınız benim kadar uzakta değilsiniz. İzzettin’in yeri belli. Gidersiniz dertlerinizi anlatırsınız.
Kar beyazdır, yağar ve her yer bembeyaz olur. Ama sonra çamura karışır ve her yer çamur deryasına döner. Ülkemizdeki beldeler için de parmakla gösterilebilecek yerlerden biri olan Taraklı'mız da kar gibi beyaz. Suç oranı hemen hiç olmayan, kan davası olmayan, uzlaşmacı, müstakil, kendi halinde bir Anadolu kasabası görünümündeki memleketimizi çamura bulamayalım.
İyi yazarlar ve kötü yazarlar vardır. Kötü yazarlar okuyucusuna doğru olanı yanlış, yanlış olanı doğru gösterirler. Ve bilgi kirliliğine yol açarlar. Ağır faturalar çıkarırlar okuyucularına. Ama iyi yazarların okuyucusundan beklediği bir tek şey vardır, o da alındı belgesi. İzzettin yıllardır bu işin içinde, okuyucusunu yanıltan, yanlış yönlendiren hiçbir yazısını görmedim şimdiye kadar.
Gençlerimizde işsizlik şikayeti var. Ben görevim icabı senede bir defa gidebiliyorum Taraklı'ya. Biz oradan ayrılırken kundakta olan bebekler büyümüş, ancak ebeveynlerinin isimlerini söylediklerinde tanıyabiliyorum onları. Ve maalesef bir çoğu Internet ortamında, ellerinde sigara gençliklerini öldürüyorlar. Armut piş ağzıma düş diyorlar adeta. Hadi gençler sizde biraz mücadele edin. Kırın kabuğunuzu. İlla memleketinizde durmanız gerekmiyor. Bakın Serkan Özen'lere, Coşkun Eskioğlu'na, bakın Nam-ı diğer Kıriş Hüseyin (Özen)'lere, bakın Hakanlara, Nihat Kurnaz'lara vs. Onlar bu memleketin çocuğu değil mi? Onlar özlemiyorlar mı sanki burayı? Biz istemez miyiz şehir gürültüsünden uzakta, ömrümüzün en güzel yıllarını yaşadığımız Taraklı'mızda bundan sonraki ömrümüzün geri kalan günlerini yaşamayı? Evden çarşıya, çarşıdan eve gitmeyi?
Bütün bunlardan sonra bu gençleri yönlendiren birileri olduğunu sanıyorum. Çanakkale’ye düzenlenen tur konusunda bile eleştirisel yorum yapan gence bunları dedirten bir olmalı. En azından birilerinden etkilenmiş olmalı diyelim. Yoksa bunlar iyi şeyler değil.