Yüzlere Meşin Yama
Yüzlere meşin yama yapıp, kekeme rolü üslenme anı artık, ıslak tavuk gibi bir köşeye çekilip, bukalemun giysisini sandıktan çıkartma zamanı. Yosun tutmuş bir labirentte gezerken bunlar aklınıza gelse de, çıkışı bulmak, güneşi görmek çok kolay, yeter ki yüreğinizdeki rengârenk kelebekleri salı vermesini bilin.
Dert edindik her şeyi anlatmak istedik olmadı, ama eğilmedik. Sıra bu zamanda o dert edinsin kendine, biz eğilmedik diye! Hormonlaşmış hayal dağının zirvesine çıkıp, tekrar gülerek eğlenerek ama bildiklerimizden bize öğretilenlerden taviz vermeden indik. O zirvenin güzelliğine kapılıp çadır kuranlar düşünsün artık, sert rüzgârlar onların olsun, tutunmak için bir beden aradıklarında biz yeni hayal dağlarının yollarında olacağız.
Kabak şekeri tadında ki boş sözlerle ne kadar çok oyalandık, bir türlü elma şekerini göremedik. Mükemmel bir sofra özlemimiz olmadı, ipekçiler fırınından bir sıcak ekmek yeterdi bize, bahçede soğan zaten mevcut, yumruğu vurup parçalamasını da doğuştan bildiğimize göre, yeter ki o soğan zamanı gelsin, yumruğu neresine indireceğimizi biliriz.
Yüzlerinin dökülen yerlerine meşin yama yapanlar güneşi gördüklerinde o meşinin ısınıp derilerine nasıl yapışacağını unutuyorlar, buz mevsimi de geride kalacağına göre, ceplerine doldurdukları ülkemin yeşil çimenleri onlara kışın kasvetini getiremeyecek. Bahar zamanı yaklaşıyor, siz, biz hepimiz o toprak kokusunu doya doya ruhumuzda dolaştırırken yeni güneşli günlere merhaba demenin heyecanını yaşayacağız.
Güneşli günlerde dostlarımızla bahçemizde oturmak istiyoruz, tek başınıza perdeleri çekilmiş kasvetli bir evde oturmak istemiyorsanız yüzlerinize kapladığınız meşin yamaları geç olmadan sökün dostlar.
Her zaman ki gibi yüzünüz eşimin yaptığı ılık sütlü kahve gibi gülümsesin. Kahve olmadan bu kalem çizik atamıyor
#