Servet YILDIRIM Servet YILDIRIM Düşüncelerim

Devlet Adamı Olabilmek

Devlete isyan edip, Türk Askerine kurşun sıkanlara Kerbela muamelesi yapılmış. Bunu söyleyen kim? Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan. Demek ki politikacı olmakla devlet adamı olunmuyor.
Yayın: Güncelleme:

Soros ve A.B fonlarından beslenen, İşbirlikçi malum kalemler C.H.P Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen’in T.B.M.M’ de yaptığı bir konuşmayı bahane ederek yine “tarihle yüzleşmekten” bahsetmeye başladılar. Bu yüzleşmeciler Türk Milletinin Irkçılığını! Soykırımcılığını! Vahşiliğini! Milletimizin tarihi ile ortaya koyabilecekleri iddiasındalar. Hizmetleri karşılığı kendilerine verilen sütunlarda yazdıkları yazılarla sürekli Türk Milletinin geçmişte utanılacak, insanlık dışı işler yapmış olduğunu ima ederek “Geçmişinizle yüzleşin” yani yaptıklarınızı! kabul edin demekteler. Ellerinde bulunan yayın gücü ile Türk Milletinin ulusal direncini zayıflatmayı, yok etmeyi ve milletimizin kendine olan özgüvenini sarsmayı amaçlamaktalar. Türk Devletinin üniter yapısı bozularak “Yeni Osmanlıcılık” adı altında federatif bir yapıya dönüştürülmek ve Oluşturulacak bu yeni federatif devlet yolu ile Amerikan’ın bölgedeki menfaatleri korunmak istenmektedir. Analar ağlamasın diye nutuk atanlar gelecekte Türk analarını emperyalizmin menfaatleri için ağlatmanın hesapları içinde mi acaba? Bu oluşumlara karşı çıkacak milli direnci zayıflatmak için her şey yapılmakta. Türk Milletinin geçmişinde utanılacak, insanlık onuruna aykırı hiçbir şey yoktur. Geçmiş iyi ve kötü yanları ile bizim geçmişimizdir. Atalarımız insanlık onurunu yok sayan uygulamalar içinde olmamışlardır. Bizler insanlık onuru açısından iftihar edilecek, örnek gösterilecek bir ulusun devamıyız. Tarihin yüzleşemeyeceğimiz hiçbir dönemi yoktur. Gelin emperyalistlerin ve işbirlikçilerinin iddialarını kısa, kısa ele alalım. Hadi gelin tarihle yüzleşelim. Osmanlı tarafından Tanzimat dönemine kadar özerk bir bölge olarak bölgedeki şeyhlerin ve ağaların yönetimine bırakılan DERSİM’ de(Tunceli) Tanzimat sonrası merkezi yönetimin etkinleştirilmeye çalışılması nedeni ile ayaklanmalar başladı. (1847,1877-78, 1885, 1892, 1893-95, 1907, 1911, 1916) Bölgede yönetim; siyasi ve idari otorite olarak ağaların, dini otorite olarak şeyh ve seyitlerin elinde idi. Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulduktan sonra yönetimi kaybetmek istemeyen ağalar ve şeyhler vergi vermek, askere gitmek gibi çeşitli zorunlulukları da yerine getirmek istemedikleri için merkezi yönetime karşı ayaklandılar. Ayaklanmalarda dış güçlerin etkisi de unutulmamalıdır. 1927 yılında Fransa’nın yönetimindeki Suriye’de Dr. Mehmet Şükrü Sekban başkanlığında “Kürt Milli Genel Kurultayı” toplanmıştı. Toplantıya katılan Kürt Teali Cemiyeti, Kürt Teşkilatı İçtimaiye, Kürt Millet Fırkası ve Kürt Ulusal Birliği adındaki dört örgüt toplantı sonrası Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı birleşme kararı alarak HOYBUN KÜRT TERÖR ÖRGÜTÜ’NÜ kurdular. Bu toplantıya Taşnak Terör Örgütü lideri Van’lı Papaz Vahan Papazyan ve yandaşları da katılmıştı. Bu toplantı sonrası ortak bir bildiri yayınlandı. Bildiri “Kürtlerin özgür ve bağımsız yaşama hakkı için savaş kararı” ve “Kürt – Ermeni dostluğunu” içeriyordu. Yani Fransızların yardımı ile Kürtler ve Ermeniler anlaşmışlardı. Meydana gelen ilk ayaklanmalar bastırıldıktan sonra 1935 yılında Tunceli’nin yönetimi için özel bir yasa çıkarıldı. Buna göre bölgeye geniş yetkilere sahip bir askerî vali atanacaktı. Valinin düzeni sağlamak ve güvenlik açısından gerekli gördüğü durumlarda ilde yaşayan kişileri ve aileleri, il sınırları içinde bir yerden bir başka yere göndermeye ve il sınırları içinde oturmalarını yasaklamaya da yetkisi vardı. 1937’ de yasanın uygulanmaya başlanması yeni olayları başlattı. Bölgede güvenlik sağlanamadı ve hükümet otoritesi kurulamadı. Bu sırada Suriye sınırına yakın bölge ve illerde de benzer olaylar görüldü. “1937 yılında Atatürk Singeç Köprüsü'nün açılışını yapmak üzere Dersim'e gelecekti. Bu köprünün bir ucunda güvenliği sağlamak amacıyla bir askeri karakol bulunuyordu. İsmail Hakkı Teğmen'in komutasındaki karakola asiler tarafından saldırı düzenlenir. Karakol yakılır, 33 asker öldürülür.” (İhsan Sabri Çağlayangil, Anılarım- Bölgedeki dönemin emniyet görevlisi) “27 Mart 1937 tarihinde Tunceli-Erzincan yolundaki bir köprü Haydaran ve Demanan aşiretleri tarafından yakılır. Bölgenin telefon hatları kesilir. Jandarma birliklerine pusu kurulur. Pap bucağı karakoluna baskın düzenlenir. Seyit Rıza bizzat Sin Karakolu'nun da basılması için asi milislere emir verir. Bölgedeki 9. Seyyar Jandarma Taburu'na da baskın düzenlenir. Kendi vatandaşlarından kurulu düzensiz gerilla kuvvetlerine karşı savaşmak üzere eğitilmemiş ve bu yönde bir hazırlığı olmayan askeri kuvvetler kendilerini korumakta zafiyet içine düşerler. Birçok askeri birlik basılarak askerler öldürülür ve yaralanır. Asiler Malazgirt Köprüsü'nü tahrip ederler” (Bilal Şimşir, Kürtçülük Cilt II) Tarihle yüzleşmemizi isteyen işbirlikçiler vatanını bekleyen Mehmetçiğin akan kanından ve ağlayan Mehmetçik anasından bahsetmezler. Haçlı zihniyeti bunlara da yerleşmiş “Akan Türk kanı ise mubahtır”. Bunlara göre devlete isyan etmek özgürlük hareketi, vatanı savunmak soykırımdır. Seyit Rıza’nın İngiltere, ABD, Fransa ve öteki devletlerin dışişleri bakanlıkları ile Milletler Cemiyeti Genel Sekreterliği’ne hitaben yazdığı şikâyet mektubunu okuyalım. SEYİT RIZA’DAN EKSELANSLARINA “Dışişleri Bakanlığı Dersim-Kürdistan 30 Temmuz 1937 Sayın Bakan, Yıllardan beri, Türk Hükümeti Kürt halkını asimile etmeye çalışmakta ve Kürt dilinin gazete ve yayınlarını yasaklayarak, anadillerini konuşanlara eziyet ederek, Kürdistan’ın bereketli topraklarından gidenlerden büyük bir bölümünün telef olduğu Anadolu’nun çorak topraklarına, zorunlu ve sistemli göçler düzenleyerek, halka zulmetmektedir. Son olarak Türk Hükümeti, kendisiyle yapılan bir anlaşma sonucu, bu baskılardan arındırılmış Dersim bölgesine girmeye de kalkışmıştır. Bu olay karşısında, Kürtler göçün uzak yollarında can vermek yerine, kendilerini korumak için 1930’da Ararat Tepesi’nde, Zilan ve Beyazıt Ovası’nda olduğu gibi silahlara sarıldılar. Üç aydan beri ülkemde, tüyler ürpertici bir savaş sürüyor. Savaş olanaklarının eşitsizliğine ve bombardıman uçaklarının, yangın bombalarının, boğucu gazların kullanılmasına rağmen ben ve yurttaşlarım, Türk ordusunu başarısızlığa uğrattık. Direnişimiz karşısında, Türk uçakları kasabaları bombalıyor, yakıyor (?). Zindanlar yumuşak başlı Kürt halkıyla dolup taşıyor, aydınlar kurşuna diziliyor, asılıyor ya da Türkiye’nin tecrit edilmiş bölgelerine sürgün ediliyor. (?) Üç milyon Kürt, benim sesim-den Ekselanslarına sesleniyor ve bu hükümetinizin yüksek manevi etki-sinden Kürt halkını yararlandırmanızı sizden istirham ediyor. Sayın Bakan, en derin saygılarımın kabulünü rica ederim. Dersim Generali Seyit Rıza” Acı ve üzücü olan bir hususu belirtmeden geçmek istemiyorum. Türk askerlerinin öldürülme emrini bizzat veren Dersim Generali! Seyit Rıza’nın idam hükmü infaz edilmeden önce söylediği “Evladı Kerbelayız. Ayıptır, zulümdür, günahtır” sözlerini “benimseyerek” kamuoyu önünde tekrarlayan bir Başbakanımız var.Başbakanımız AKP’nin 20 Kasım 2009’da yaptığı “genişletilmiş il başkanları Toplantısı”nda “Evlad-ı Kerbelayız, ayıptır, zulümdür, günahtır diyenlere yapılan Kerbela muamelesini Meclis kürsüsüne taşımak, millet ve insan sevgisiyle nasıl bağdaşır…..” demiştir. Devlete isyan edip, Türk Askerine kurşun sıkanlara Kerbela muamelesi yapılmış. Bunu söyleyen kim? Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan. Demek ki politikacı olmakla devlet adamı olunmuyor. Devlet adamı olabilmek farklı bir şey. Devlet adamı olabilmek için iyi bir kültür ve iyi bir tarih bilgisi gereklidir. Bir devlet adamı bölgeden alacağı 3-5 oy için gerçekleri çarpıtmaz. ABD Başkanı Obama Türkiye’de yaptığı konuşmalarda devlet ricalinin gözlerinin içine baka, baka “Tarihinizle yüzleşin” dedi. Biri çıkıp da “Siz önce kendi tarihinizle yüzleşin” demedi. ABD Kızılderililerle ve zencilerle yüzleşti mi? Afganistan ve Irak’ta yaptıklarının hesabını verdimi ki bize akıl veriyor. Savaş sırasında Ruslarla bir olup Türk Ordusunu arkadan vuran ve Türk köylerinde katliam yapan Ermenilerin tehciri neden olumsuz bir davranış olsun ki. Yaşanan karşılıklı kıtalın sorumlusu Türkler mi yoksa ihanet içinde Rus ordusuna hizmet eden Ermeniler mi? Türkler soykırımı kabullenmelidir diyen batılılar kendi geçmişlerine baksınlar. Fransızlar Cezayir’de, İngilizler Hindistan’da İtalyanlar Libya’da Ruslar Türkistan’da yaptıkları ile yüzleşmeden insan onurundan bahsedemezler. Tabii bunların ülkemizdeki yerli işbirlikçilerinin de bu konuda söyleyecek bir şeyi olamaz. Aziz Atatürk’ün veciz sözü ile bitirelim. NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE.

 

#

Yorumunuzu Ekleyin

Adı-Soyad
E-Posta
Yorum
İşlemin Sonucu
  • Yorumlar T.C. Yasalarına aykırı olamaz.
  • Hakaret içeren yorumlar, yayınlanmasa bile yasal mercilere iletilebilir
  • KVKK Kapsamında, bilgileriniz, yasal merciler hariç kimseyle paylaşılmaz.
  • Formda doldurduğunuz bilgiler ve IP adresiniz sisteme kaydedilir.
  • Yorumunuz onaylanıp yayınlandığında, sadece yorum, isim ve yorum tarih saati gösterilir.
Yorum Ekle

Yorumlar

Ertuğrul
4.12.2009 / 17:52:35
Akp açılımda öyle bir noktaya olayı getirdiki,birlik değil zaafiyet oluşma noktasına kayma ihtimali yüksek riskleri olan bir pozisyona doğru ülke kayma tehlikesine gitsin istenyo.Çünkü kürtlerin taleplerinin sonu gelmeyecek şekilde dizayn edilmiş ve öç alma duygusu ile hareket eden bir bilinçle oluşması,akıl ve sağduyuyu isteyen Hükümetin talebiyle bir arada duramayacağı kesinken bu Açlımın yüzlerce yılda birikmiş sorunları çözmesi çok zor. Sayın yazarı dediği olay güzelde malesef ülkenin Cumhurbaşkanı'nın elini sıkmayan ve rezepsiyonlara gelmeyen Kuvvet Komutanları Obama'yı dinlemeye gelmediler mi?O sözler sadece Mecliste siyasetçiye söylenmediki,Ordunun temsilcilerinin gözüne bakmamışmı obama. Komutanlar içeride siyasete verdiği tepkinin kaçta kaçını Abd taifesine verdiler. Ne oldu Çuval hadisesi.Ordu gözbebeğide siyasetçi şamar oğlanımı.Dağlıca ve Bombacı teğmenden dolayı bir yazı yazında İş sadece Tarafa kalmasın.Bu çağda kevgir gibi sınırlardan geçenleri Siyasetçimi yakalayacak
İsmail
6.12.2009 / 23:50:20
Yazılarınıza bakıyorum ara sıra ve o kadar ideolojik hareket ettiğinizi görüyorum ki, artık buna şaşmıyorum. Yalnız şunu söyleyebilirim sizden yazar olduysa, başbakanımızda hayli hayli devlet adamı olur vesselam...
Servet YILDIRIM
7.12.2009 / 11:48:12
Sayın Ertuğrul, Devletimizi oluşturan bütün müesseseler bu milletin fertleri tarafından oluşturulmuşlardır. Toplumun içindeki fertlerin yaptığı hatalar gibi müesseseler de hata yapabilir. Eğitim bu hataları azaltsa da yok edemez. Obama’yı dinleyen Kuvvet Komutanları cevap verse idi diyorsunuz. Obama bir siyasi kişilik ve Devlet Başkanı; cevap vermek muhataplarına düşmez mi? Çuval hadisesini Başbakanımızın hocası Özkök Paşa’ya veya ” Büyük devletler özür dilemez” diyen devlet ricaline sormalısınız. Dağlıca iddialarını bir gerçekmiş gibi kabul edip sorgulamanız yanlış. Türk Ordusu bölücülere karşı asimetrik savaşı en iyi şekilde vermektedir. Türkiye-lrak sınırı çok dağlık bir sınırdır. Türkiye-lrak sınırının 107 km lik bir bölümü akarsuların vadilerinden geri kalan bölümü ise çok sarp ve engebeli bir araziden geçmektedir. Zorlu tabiat şartları sınırın savunulmasını güçleştirmektedir. Bunun böyle olacağı 1. Mecliste gizli görüşmeler sırasında milletvekilleri tarafından dile getirilmiş ve sınırın Irak tarafında 30-40 km içeri çekilmesi istenmiş fakat bu mümkün olmamıştır. Türk Ordusu Devletin federatif yapıya dönüştürülmesine karşı çıkmakta ve üniter yapıyı savunmaktadır. Bu yüzden Amerika kendi “tarafında” yer alan yerli işbirlikçileri vasıtası ile Türk Ordusunu yıpratarak isteklerini kabule zorlamaktadır. Buna ortak olmamı mı istiyorsunuz? Ordusu kalmayan Irak’ın düştüğü durumu yazmaya gerek var mı?
Servet YILDIRIM
7.12.2009 / 11:52:44
Türk Devletine isyan edip, Türk Askerlerini öldürenleri silah zoru ile durdurmak zorunda kalan Türk Ordusunun yaptıklarını; Kerbela’da Yezidin Hz. Hüseyin’e yaptıklarına benzetmek en hafifi ile bühtandır. Bunu tenkit etmenin neresi “ideolojik” anlaşılır gibi değil. Aynaya bakıp kendi partizanlığınızı görüyor olmayasınız? Yazılarımı parti taassubunu bir yana bırakarak okursanız yararlanabilirsiniz. Unutmayın ” bir kişinin anlatabilme gücü karşısındakinin anlayabilme gücü kadardır.”
Veysel
7.12.2009 / 23:05:54
Sayın yazar sizi tebrik ediyorum. Yazılarınızdan istifade ediyoruz. Ancak peşin hükümlü olanlar siz ne yazarsanız yazın onlar karşı çıkacaktır. Onlarda öyle işte. Anlayana sivri sinek saz, anlamayana zurna davul az... saygılarımla.

YAZARIN SON YAZILARI

Anayasa Ve Ekonomi

Anayasa Ve Ekonomi

Asıl amaçları yargı denetiminden kaçmaktır. Bunların dışında Anayasa değişiklikleri ile esas yapılmak istenilen husus Türk Devletinin üniter yapısını bozarak ABD’nin arzuları istikametinde devletimizi federatif bir yapıya sokmaktır
Çarşafa Dolananlar Ve Çarşaflayanlar

Çarşafa Dolananlar Ve Çarşaflayanlar

Cumhuriyet döneminde kıt imkânlar ile oluşturulan Kamu İktisadi Teşebbüslerinin büyük çoğunluğu yabancilara satıldılar. Stratejik önemlerine bakılmaksızın haraç mezat satılan bu ekonomik değerlerin satışından elde edilen paralar vatandaşlarımıza istihdam yaratacak yatırımlara sokulmadı.
Sözde İslâmcılar

Sözde İslâmcılar

İstiklâl Harbi sırasında haçlı uzantıları ile mücadele eden Kuva-i Millicileri dinsizlikle suçlayıp düşmanla işbirliği yapanlar da sözüm ona İslâm adına hareket ediyorlardı!
Demokrasi

Demokrasi

Ülkemizde demokratikleşme adı altında yargının siyasallaştırılması, basının susturulması ve yandaşlaştırılması yönünde endişe verici gelişmelerin olduğunu görmekteyiz
Yetim Hakkı

Yetim Hakkı

Halkımızın dinine olan samimi bağlılığını bilen bazı politikacılar konuşurken İslâmi terminolojiye ait sözcük ve cümleleri kullanmayı tercih ediyorlar. Kalbe ve gönle yerleşmesi gereken İslâmiyet’i dillerine yerleştiren bu politikacılar muhalefette “Hazreti Ömer’in adaleti” ifadesini dillerinden düşürmezken, iktidar olduklarında maddi ve siyasi hırslarının esiri olarak iktidar imkânlarını olabildiğince istismar etmekteler
Yeni Bir Seymen Alayı

Yeni Bir Seymen Alayı

Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş felsefesi olan milli devlet yapısının çökertilmesi için Türkiye’nin etnik yapısı sürekli kaşınmış ve Türkiye’nin çok etnikli bir nüfus yapısında, mozaik bir ülke olduğu tezi devamlı gündeme getirilerek Türkiyelilik kavramı ortaya atılmıştır.

GENEL BİLGİLER

Taraklı

Taraklı

Taraklı Nerede, Taraklı'nın tarihi ve coğrafi özellikleri
Taraklı Otobüs Saatleri

Taraklı Otobüs Saatleri

Ağustos 2023 Güncel Taraklı - Sakarya Otobüs Kalkış Saatleri, Taraklı Otobüs Saatler 2021, Taraklı Otobüs Tarifesi, Taraklı Sakarya ilk otobüs ne zaman? Taraklı - Sakarya Son Otobüs Ne zaman? Sakarya Taraklı İlk Otobüs Ne Zaman, Sakarya Taraklı Otobüs Saatleri, Taraklı Koop Otobüs Saatleri
Taraklı'da Gezilecek Yerler

Taraklı'da Gezilecek Yerler

Taraklı'ya geldiğinizde gezilecek yerler neresidir? Taraklı'nın en popüler gezilecek yerleri yazımızda.
Taraklı Termal Turizmi

Taraklı Termal Turizmi

Taraklı'da termal turizmi, Türkiye'deki belli başlı noktalardan biri haline gelmiştir.