Ali Haluk PEKTAŞ Ali Haluk PEKTAŞ Düşünce Ufku

Ülkemin Hazin Hikayesi

bin dokuz yüz altmış yılından beri,bir kukla oyunu oynanıyor veya bir Karagöz-Hacivat oyunu;tek fark bu oyunları oynatanlar biraz ezber ,biraz tulûatla anında seslendirirler.Ama ülkemin sahnesinde....
Yayın: Güncelleme:

ÜLKEMİN HAZİN HİKAYESİ

Bir hazin hikayedir ülkeme çektirilen ve halkımızın çektikleri.Ama kanıksanmış yaşantı içinde düşünmeden,düşündürülmeden sadece tarafına alkış,ötekilere ! lanet anlayışıyla başladığımız demokrasi yolunda ,patlayan lastiğin farkında olmadan jant üzerinde giden siyasete destek olarak biz de bunu hak ediyoruz hani…

1960 darbesinden sonra sosyalizm moda bir akım olarak ülkede zemin buldu.Kapitalizmin cenderesinde suyu sıkılan toplumların çalacağı başka kapı yoktu zaten.Sosyal adalet,halkların hakkı sloganları heyecanlı ve kolay motive edilen vatanseverliğinden hiçbir zaman şüphe etmediğim gençliği peşinden sürükledi.Enternasyonal sosyalizmin yurt içi hainleri olarak sunulan bu gençliğin karşısına,örf adet ve inançlarına daha saygılı olan “milli gençlik” insan doğası gereği bir refleks olarak çıktı ; çıkarıldı. ”Tavşana kaç,tazıya tut” yöntemi… Ben de o gençliğin içinde idim düşünce olarak.Fakat, samimiyetle ülkem için diyerek solcu olan arkadaşlar da karşımda...Ülke halkının menfaatleri gereği diye bölünmüş gençlik karşı karşıya.Aynı oyun,öğrenci hareketleri dövüşenler vuruşanlar,boykotlar. Üniversiteler militan eğitim yuvaları olmuş.Öğretim üyeleri,sözde aydın profesörler her zaman olduğu gibi bu yangının körükçüleri...Medya toplum mühendisi...Bütün bu olaylar olurken iktidarın başı tarihe geçecek sözünü söyledi. ”Yürüsünler, yürümekle yollar aşınmaz”Muhteşem Süleyman’a yakışan söz. Asayiş,emniyet yok.Devletin bütün kurumları sağcı ve solcu olmuş.Halk bezgin bıkkın,korkulu.Nihayet askeri bir muhtıra ile sultan Süleyman’a hükümetten el çektirildi.Bir ara geçiş, tayinli hükümetler ve seçimler.Yıl 1971-80 arası ülkemde iki parti ve genel başkanları;milli şeften icazet almış,genel sekreterlikten parti başkanlığına minik bir siyasi darbe ile gelmiş “umudumuz Karaoğlan”… Kendisinin siyasetini ,düşüncelerinin bir kısmını değil ama şahsiyetini hep sevdim.Cumhuriyet tarihimizdeki dürüst,saf ender siyasi kimliklerden biri.Heyecanlı,çabuk kızan,en küçük öfkelenmede yüzündeki tikleri ortaya çıkan, siyaset yükünü kaldıramayacak kadar hazımsız,hassas bir şair kişilik Şahsiyet onur ve dikliğini nerede,nasıl kullanacağının ölçülerini dengele mede zafiyet içinde.İktidar olduğunda “Sam amca”ya zaman,zemin ve şartlar hesap edilemeden haşhaş meselesindeki (posta koyması); iktidar olmasının en büyük gücü DİSK (devrimci işçi sendikaları) nın bile ihanetine uğratmıştı onu ve ülke akla gelen bütün tüketim maddelerinde yokluk kuyruğuna girmiş bütün fabrikalar grev altında stop etmiş ve karaborsa talanı başlamıştı.Çok sonraki yıllarda kendi seçtiği hukukçu cumhurbaşkanına anayasa kitabını fırlatarak sebep olduğu ekonomik kriz hassas, hazımsız,ama dik tavrının son tahribatıydı.Yetmişli yıllarda, çok hızlı başladığı devrim heyecanının milli eğitimdeki ilk icraatı bütün milli eğitim okullarından Türk büyüklerinin resim ve panolarının kaldırılması,dilde devrim adına uyduruk kelime üretme, Türkçeyi on yıl evvel kullanılan dili anlaşılamayacak hale getirme ve buna çanak tutan fanatik takım taraftarlarının alkış ve desteği…O günlerde kendini adadığı sol görüşün eğitim ve sosyal hayattaki uygulama mantığı, toplumun hazmetmesi mümkün olmayan acelecilik ve ifrat uygulama. Feodal düzeni hırpalayacak toprak reformu düşünceleri; günümüzdeki “açılımın” benzer örneği !.alt yapısı oluşturulmadan aceleyle yapılan iyi niyetle de olsa sonu fiyasko ve muhalefete malzeme. Sosyal alanda “köy-kent” uygulaması, aslında çok yararlı gördüğüm bugün de olması gerekli oluşum.Ama neymiş sosyalist anlayışın ürünüymüş…Karşısında koskoca sağcı “muhteşem Süleyman” var bu nezih ülkeye sosyalist uygulamayı yaptırarak ülkenin komünistleşmesine müsaade eder mi?! Önemli olan ülke menfaati değil, iktidarı karalayacak,çökertecek,iri ufak ne malzeme varsa gerektiğinde kendisinin de inanmadığı değişik sunum ve iftira cilalamasıyla politika tezgahına koyup pazarlamak.Ve arkasında fanatik taraftarlar, ötekilere ! duyulan hıncın tercümanı olan büyük liderlere! alkışlar, bravolar…Peşine takılıp alkışlayanları gördükçe coşan,coştukça taraftarın artan heyecanıyla alkışların çoğalması. Netice:birbirini öteki gören ,tahrik edilen , bölünen halkın kavgası.İçine karıştırılan sağ ,sol ve milliyetçilik katkılarıyla iyice mayalanmış militan gençlik.İlmi araştırmaları bırakıp ideolojik eğitim yuvası haline gelen üniversiteler,adalet yerine tarafına hukuk koruması sağlayan yargı sistemi.Birbirinden kurtarılan yerler,karşı tarafın geçişine hiçbir şekilde vize verilmeyen düşman bölgeler.Silahlı çatışmalar; ecdadının Anadolu’dan düşmanı kovarken gösterdiği fedakarlık ve kahramanlığı kendi kardeşine de gösterme gaflet ve şartlandırılma ihaneti...Büyük kentlerde, eli silahlı on beş yaşındaki çocukların kepenk kapattırma güç gösterisi.Artık alkışlar yerini korku,endişe ve bezginliğe bıraktı.Bu durum nereye gidecek, kim dur diyecek beklentileri.Peki bizim (siyasi lider) kahramanlarımız ne yapıyordu bu arada ? Bütün güçleri ve gayretleriyle ülkeyi kurtarma mücadelesi veriyorlardı ; bugün olduğu gibi birbirlerini, yalan iftira ile karalayıp en basit sokak kavgalarının örneklerini sergileyerek... Sadece çocukluğunda altına çiş kaçırdıklarını söylemediler. Halkı memnun edecek her hizmet, karşı taraftan bir kulp bulunup saptırılarak engelleniyor,amaç iktidar halk nezdinde itibar kazanmasın; ülkenin kazanması önemli değil… Bu anlayış bizim siyaset anlayışımızda hiç değişmedi.Dün ne ise bugün de o.On yıl böyle geçti; yetmiş yılında gelinen son seksen yılında tekrar etti.12 eylül 1980 gecesi silahlı kuvvetler darbesi ile siyasi iki büyük ! lider alındı siyaset sahnesinden.Ve halka oh be! Dedirtildi.Ve bu süreç doksan yedi,iki bin yedi yıllarında devam etti.Sadece darbeler silahlı değil,çağın geldiği sosyal, siyasi,teknolojik konuma uygun artık E-muhtıra-post modern şeklinde devam etti ve edecek…Ne zamana kadar ?

Değerli okuyucular,bin dokuz yüz altmış yılından beri,bir kukla oyunu oynanıyor veya bir Karagöz-Hacivat oyunu; tek fark bu oyunları oynatanlar biraz ezber ,biraz tulûatla anında seslendirirler.Ama ülkemin sahnesinde oynanan ve oynatılan oyunların senaryosu yıllar evvel yazılmış ve sahne sahne de güncellenmekte…Bunlar çok normal ve olağan.Olağan olmayan, bu oyunu ilk seyredenler hadi neyse ! defalarca seyredenlerin aynı heyecanla , oynatılan kuklaları seyrederken hiç, kim bu mahir eller diye düşünmeden, Karagözün attığı tokada gülmesi…Sonraki yazımda,bütün görüşlerin hoşgörüsüne sığınarak tespitlerimi sizlerle paylaşmağa çalışacağım.

Huzurlu barış ve kardeşlik içindeki günler temennisiyle esen kalınız.


#

Yorumunuzu Ekleyin

Adı-Soyad
E-Posta
Yorum
İşlemin Sonucu
  • Yorumlar T.C. Yasalarına aykırı olamaz.
  • Hakaret içeren yorumlar, yayınlanmasa bile yasal mercilere iletilebilir
  • KVKK Kapsamında, bilgileriniz, yasal merciler hariç kimseyle paylaşılmaz.
  • Formda doldurduğunuz bilgiler ve IP adresiniz sisteme kaydedilir.
  • Yorumunuz onaylanıp yayınlandığında, sadece yorum, isim ve yorum tarih saati gösterilir.
Yorum Ekle

Yorumlar

Erdoğan ISIR
6.03.2010 / 23:34:40
Ülkemizin darbelerden neler öğrendiğine ve darbeler sonucu kimlerin kazançlı çıktığına bakmak gerek bence Haluk abi.Tabiki E-muhtıra kimin için yapıldığı ve yüzde kaç oyunu sırf bu yüzden arttırdığıda önemli, bunu takibende şu sıralar süre gelen(belkide anlaşmalı) sürecinde kime yarayacağı önem kazanıyor. Darbeler öncesi kıtalar arası ülkeler gidildiği ve seçimler önceside orda cadır kurulduğunu unutmamak gerekiyor sanırım. Buda birilerinin aynı çorbadan mı içtiği şüphesini doğuruyor.
Erdoğan ISIR
6.03.2010 / 23:38:27
Sayın Ecevit duygusal ve efendi kişiliği ile gönlümüzde her zaman taht kurmuştur, lakin 1 milletvekilliği ile hükümetden düşmüş ve ne hazindir ki yine bazılarının isteğiyle yıllar sonra göreve getirilmiştir. Sadece hatırlatmak istedim Haluk abi..... Yazılarının zevkle, merakla beklediğimide belirtmek isterim....
A.Haluk Pektaş
7.03.2010 / 08:37:17
Değerli Erdoğan kardeş!hatırlatmanın maksadını hissediyorum.Ben ülkemde meydana gelen sosyal,siyasi ve ekonomik hadiselerin yabancı müdaheleden uzak kendi oluşumuyla olduğuna inananlardan olmamakla birlikte;bu programları aşan ve maksadı atıl bırakan bazı neticelerin de halkımızın sağduyusu ve samimiyetine orantılı meydana geldiğine inananlardanım.(nasılsanız öyle yönetilirsiniz)ilahi kuralına uygun olarak.Biz bazı hadiseleri yorumlarken bazen başlangıcı bazen neticesi noktasında baktığımızda yanılmamız da olasıdır.Bir program baş ve sonucu içerir.Tek tek analizde bağıntı tersinden okunabilir.Mesela 83 de Evren paşa Özal'ı saf dışı bırakmak için alışık olduğu asker mantığı ile millete adeta emir verdi.Paşanın partisine oy verme adına ne oldu ters tepti Özal normalde alamıyacağı oyu aldı.Şimdi öbür uçtan bakarak Evren Özal'ın oyunu arttırmak için öyle yaptı diyebilirmiyiz?Ama bu gizli amaç için Paşa sotaya yatırıldı,Özal düşmanlığı daha usta senarist tarafından kullanıldı ihtimal>>>
A.Haluk Pektaş
7.03.2010 / 08:50:58
>>>dahilinde düşünülebilir.Aynı mevzuda Tayyip Erdoğan şiir için Yassıada suçlamaları örneği cezalandırılmasa idi bu günkü konuma gelebilirmiydi tartışılır.O'nu bir sebeple rakip ve düşman gören zihniyet yaptığı uygulama ile kişinin sağlayamayacağı imkanı eline vermiş oluyor.Şuursuzca ve husumetle yapılan adaletsiz müdaheleler her zaman ve her konuda adaletin görülmeyen gücünün meydana gelişine metafizik olarak zemin hazırlar.Şahsen Kur'an'nın "onlar her türlü hilelerini ve tuzaklarını kursunlar,Allah en iyi tuzak kurucudur" mealindeki ayete de gönülden inanan kişi olarak Musa'yı da kendi sarayında yetiştiren Firavun zulmüne inanıyorum.Yani kişisel,aile,millet, hayatımızın her safhasında maddi boyutun olduğu kadar belki pek bağdaştıramadığımız metafizik boyutunda etkili olduna inanırım.Ama bu basiret ve firaset le maddeyi idrak ve programlama mesuliyetinden bizleri kurtarmadığına kabul ediyorum.Sevgi ve muhabbetlerimle...

YAZARIN SON YAZILARI

Taraklının Kaderi mi Bu?

Taraklının Kaderi mi Bu?

(Erbabı şikayete ithaf olunur…)
Gök sofrasına davet…Ve veda

Gök sofrasına davet…Ve veda

“Katremiz deryaya saldık biz bugün,
Katre nice anlasın,umman olan anlar bizi
Taraklı'nın Değerleri!

Taraklı'nın Değerleri!

Her şey,bu toplumun düşündürülebilmesinde,değerlerinin kazandırılabilmesi veya oluşturulabilmesinde düğümleniyor
Fakir

Fakir

“Mutluluk hayatta çok şeye sahip olmakta değil,az şeye razı olabilmektedir”
Kurnaz mı, zeki mi olmalı insan? yoksa akıllı mı ?...

Kurnaz mı, zeki mi olmalı insan? yoksa akıllı mı ?...

Kurnazlığın daha makbul zannedildiği ya da yaygın olduğu bizimki gibi toplumlarda, çoğunluğun birbirinin kuyusunu kazdığı, gözünü boyamaya, oymaya çalıştığı, sürekli itiş, kakış ve karmaşa yaşadığı ortada olduğuna göre...
Taraklının geleceği  (3)

Taraklının geleceği (3)

Eğer doğru yerde,doğru zamanda ve doğru yatırım yapılmamışsa bu faaliyetin sonu hüsran ve kayıptır.

GENEL BİLGİLER

Taraklı

Taraklı

Taraklı Nerede, Taraklı'nın tarihi ve coğrafi özellikleri
Taraklı Otobüs Saatleri

Taraklı Otobüs Saatleri

Ağustos 2023 Güncel Taraklı - Sakarya Otobüs Kalkış Saatleri, Taraklı Otobüs Saatler 2021, Taraklı Otobüs Tarifesi, Taraklı Sakarya ilk otobüs ne zaman? Taraklı - Sakarya Son Otobüs Ne zaman? Sakarya Taraklı İlk Otobüs Ne Zaman, Sakarya Taraklı Otobüs Saatleri, Taraklı Koop Otobüs Saatleri
Taraklı'da Gezilecek Yerler

Taraklı'da Gezilecek Yerler

Taraklı'ya geldiğinizde gezilecek yerler neresidir? Taraklı'nın en popüler gezilecek yerleri yazımızda.
Taraklı Termal Turizmi

Taraklı Termal Turizmi

Taraklı'da termal turizmi, Türkiye'deki belli başlı noktalardan biri haline gelmiştir.