Kader

Bir zamanlar oldukça yaygın bir tercihti.
Ahi Naci İŞSEVER Ahi Naci İŞSEVER
Yayın: Güncelleme:

Gerek şiirde olsun, gerek nesirde, anlatmak istediklerimizi eski Yunan 

mitolojilerinden, eser miktarı da olsa, ezberimizde kalan, "simgelerle" (mazmunlarla)

anmak, bir matah sayılırdı. Mecazlarımızda sık sık, benzetme ilgisiyle, dolaylı olarak

Yunan tanrılarının hısım akrabalık ilgilerini anar ve -anlar? - görünürdük. 

Zaman zaman:Ben ve bizler, o ve onlarla, (mitolojik tanıdıklar) "kılasik" dedikleri " anahtarsız değerler sandığındaki çeğizi, "olmazsa olmazlardan" dan sayardık. 

O yıllarda eğitim politikalarımızda , deve hurcuna yüklenmiş ilmin ve onu 

taşıyan âlimlerin külliyâtı, yoldaki eşkiyânın da ilgisinden (meslekteki -iğdiş- mesleksiz) gerekmeyen ilgisinden kurtulduysa, Batı'ya pek ulaşamadılar . Mağrur Batı da aramızdan -lütfen- beğendiklerini " bazı armağan listelerine alır, otuz kırk yıldabir, "Nobel'le"  taçlandırır oldu.Oysa daha önceleri:Yesevîler, Mevlevîler, Alp Erenlerin kabına sığmadığı o günlerde Batı, cinlerin fal taşından kaçan cadılarla uğraşır dururdu.. Dahası, Batı'nın, kendi bilimsel değerleri oluşmamıştı bile!, 

İster Endülüs'ten kalan tortu, ister yürekli seyyahların kulağına kaçmış karsuyu? Ronesans ve reforma ulaşıncaya dek, çok kan aktı. Batı'nın doğasındaki "malum" süslenme ve gururun kökenine", doğu-yu kıskanma güdüsü de eklenince , çoğu kez  Oriyent ve Oksident ayrışmasına -alenen (açıkca)- düştükleri de oldu. 

O nedenle günümüz "Ortak Pazar" oluşumu, kendi kurgularının sınırını Üsküdar'a kadar varsaydı. Bizi adamakıllı dışlamalarının  gerçek nedenini gizlemelerine rağmen, -raslantı- diye yutturmaktan da utanmadılar. Bize siz, "öteki-siniz" diyerek söze başlamak, ne onları utandırdı, ne de bizi usandırıp yıldırdı?. Yavaş yavaş (tedricen) yüzsüzleştirildik.

Yeni icad: Bu günlerde "BOP" diye kısaltılan Büyük Ortadoğu Projesi, 

Batı-nın son yüzyılda çelik çomak oynadığı arenaya, meydana, "Yeniden sahiplenme hevesinin" bir tasarımı olarak, hâla kırıtırlar. 

Başlangıçta bizim  de bir havalara! girmemize vesile olan bu BOP-u oluşturacak

Arap devletlerinin sindirim sorunları yüzünden -ne yazzık ki- tıs-layınca, ne gaz veren, ne de rolantiye razı olan, kalmadı. Meydan yeni "kurgulara" açık görünür olsa da, masa başındaki  tasarımlarla, "Arap iklimine" biçim-şekil verecek  endâzenin, Arap Baharı kurgusu ve Arapça! olup olamayacağı belirsiz. Dileriz işi Arap saçına çevirmezler. Batı-nın son yüzyılda oyup oynadığı "kum havuzundan" cayıp, "malı gerçek sahibine" iade edip etmeyeceği, her zaman olduğu gibi -gene- belirsiz. Hatta meçhul. Papatya falından ne çıkarsa bahtına. Ya akrep çıkıp sokacak, ya kuş, kanat çırpıp ötecek.

...

Biz ? Bu antika tanrıların, hemen hemen hepsinin eşiğinde mola vermiş, Çam oyma  testisinden su içmiş, Varsa zeytin ve keşi, somunumuzla  dişleyip kertmiş, yoksa sâde soğan, yavan ekmek ve peksimet  yemiş,doyunmuş ve yetinmiş bir kuşağın, kocamışlarındanız.

Beni kocatan da,  kendimizi beğendirememişliğimiz. 

Tüy-leri kadar bile sevemediler bizi.Sürekli yarsıyık kaldık. Sakin bir kozanın içinde, gün sayan tâlip benim.Bu nedenle bütün savaşlarım,tahta at içinde kin beslemek yerine, at üstünde dobra dobur kan dökerek geçti.Ben dizgin örmüşüm, atlarım kendi  kendini germiş.Salındığımız bütün  ovalarda zafer, -güya- bizim olmuş. 

Bütün muharebelerine düşmansız başlayan, dost telkinleriyle -gaza- ve gazaya gelen benim. Kendimizle kendi yongamızı kerten, bu telkinleri biz umursadık.

Neden?

Şimdi yılıp, kendi başımıza, yarensiz, dizgin bırakıp atları salsak? 

Ne dersin? Herşeyi tanrılaştırmada hamarat olan bu Helenist tortu , ne hikmetse dün içinde sinip gizlendiği tahta "atı", hısım akrabalıktan silivermiş. 

İşte bu kadardır, peşinde çobanlık ettiğimiz Bürüksel-li atlar üstüne bize okunan ve okutulan "çiğ destan".

Onlar at eğitmeyi (siyâseti ve seyisliği) bizden iyi biliyor.

Benzemezliğimiz âşikâr. 

Onların politika dediği, yoğrula yoğrula, karmakarışık bir bulamaca dönüşünce,işin tadı tuzu da kalmadı. 

"At ürkmesi it ürkmesine benzemez!" Bu nedenle ürkmeyelim diye de "at gözlüğü" önerir oldular. Görmezden gel bizi, sindir kaprisimizi...

"Dere geçerken at değiştirilmez" derler ya?

Hayır,şimdi yeni politikada, Söz ve vaadler  at değiştiriyor. 

Atı değil, insanı otlatıp eğiten düzenlere "politika" deniliyor.

İkidebir denen o ki: At izi, it izine karışmış .

Şimdi sıra soruda: 

Bize ne lâzım? Gos gos koca kamburun adı ne?

"At partisi mi, atlara gereken "ot" partisi mi? halk umurunu ipe dizip saymaktan bıktı.

Mitoloji dedikleri sipariş kataloğu, böyle böyle uydur kaydır biriktir

Biz ?Yedi deliyiz.(delikanlı)

"Asil azmaz-la, bal kokmaz-ı"  biliriz.

Ahi Naci İşsever


#

Yorumunuzu Ekleyin

Adı-Soyad
E-Posta
Yorum
İşlemin Sonucu
  • Yorumlar T.C. Yasalarına aykırı olamaz.
  • Hakaret içeren yorumlar, yayınlanmasa bile yasal mercilere iletilebilir
  • KVKK Kapsamında, bilgileriniz, yasal merciler hariç kimseyle paylaşılmaz.
  • Formda doldurduğunuz bilgiler ve IP adresiniz sisteme kaydedilir.
  • Yorumunuz onaylanıp yayınlandığında, sadece yorum, isim ve yorum tarih saati gösterilir.

GENEL BİLGİLER

Taraklı

Taraklı

Taraklı Nerede, Taraklı'nın tarihi ve coğrafi özellikleri
Taraklı Otobüs Saatleri

Taraklı Otobüs Saatleri

Ağustos 2023 Güncel Taraklı - Sakarya Otobüs Kalkış Saatleri, Taraklı Otobüs Saatler 2021, Taraklı Otobüs Tarifesi, Taraklı Sakarya ilk otobüs ne zaman? Taraklı - Sakarya Son Otobüs Ne zaman? Sakarya Taraklı İlk Otobüs Ne Zaman, Sakarya Taraklı Otobüs Saatleri, Taraklı Koop Otobüs Saatleri
Taraklı'da Gezilecek Yerler

Taraklı'da Gezilecek Yerler

Taraklı'ya geldiğinizde gezilecek yerler neresidir? Taraklı'nın en popüler gezilecek yerleri yazımızda.
Taraklı Termal Turizmi

Taraklı Termal Turizmi

Taraklı'da termal turizmi, Türkiye'deki belli başlı noktalardan biri haline gelmiştir.