Temizlik ve Çevre Duyarlılığı.
Temizlik ve Çevre Duyarlılığı.
“Taraklı Değirmen suyu neden bu halde ! !
Göynük Deresi mi, Geri Dönüşüm Deresi mi?
Su sesi yerine “çıtır poşet” sesi geliyor artık...,
Kurbağalar plastik şişeyi ev bellemiş!
Tarihi Çınar Ağacı mı, Tarihi Çöp Noktası mı?
Çınar dediğimiz 700 yıllık... Ama etrafındaki çöpler sanki onun aparatları!
Kimisi poşet bırakmış, kimisi bebek bezi.. Tarihi doku, na hoş koku!
Tarih kokan Taraklı’da bu gidişle tarih değil, çöp biriktiriyoruz...
Lütfen hem doğayı, hem tarihimizi çöpe atmayalım.”
Değerli Okurlar,
Hepinize sağlıklı, huzurlu ve bereketli günler dilerim.
Bu köşede daha önce de defalarca aynı konulara değinmek durumunda kaldık. Aslında mesele yeni değil, alışkanlıklarımızın sonucu. Görünen o ki, bazı şeyler zaman geçtikçe düzelmiyor, tam aksine daha da kötüleşiyor. Bugün yine bizi biz yapan değerlere ve ortak yaşam alanlarımıza sahip çıkma zorunluluğumuzdan bahsedeceğim: Temizlik ve çevre duyarlılığı.
Taraklı güzel bir ilçe. Sessizliği, doğallığı, tarihi dokusuyla insanı saran bir havası var. Özellikle hafta sonları ilçemize gelen ziyaretçilerden sıkça duyduğumuz övgü dolu sözler, bizler için aslında bir gurur vesilesi. Ancak işin diğer tarafında utanç verici manzaralarla karşılaştığımız da bir gerçek. Gerek ilçe merkezinde gerekse mahallelerde gördüğümüz çevre kirliliği; sadece görüntüyü değil, yaşadığımız yere duyduğumuz saygıyı da kirletiyor.
Geçtiğimiz hafta sonu ilçemizi ziyarete gelen bir ailenin sohbetine kulak misafiri oldum. “Çok güzel bir yer ama keşke daha temiz olsa...” diyerek hayal kırıklıklarını dile getirdiler. Sebebini sorduğumda, Tarihi Çınar Ağacı'nın çevresinde gördükleri manzarayı anlattılar. Ne yazık ki yüzümüzü kızartacak türden bir tablo: Ağacın gövdesindeki kovuğa doldurulmuş meyve suyu kutuları, plastik tabaklar, atılmış bebek bezleri... Kelimeler kifayetsiz.
O ağacın gölgesinde fotoğraf çektirmek için sıraya giren insanlarımız, nasıl oluyor da aynı gövdeye çöp doldurmayı kendilerine hak görüyor? Üzülerek söylüyorum ki bu davranışlar sadece ihmalkârlık değil; aynı zamanda tarihimize, doğamıza ve kendi insanımıza duyulan saygısızlıktır.
Bir diğer sorun da ilçemizin genelinde çöp kutularının yetersizliği. Bu eksikliği görmezden gelmek mümkün değil. Ancak burada kendimize de bir soru sormalıyız: “Çöp kutusu yok diye yere atmak zorunda mıyım?” Hayır! Çöplerimizi kısa bir süre yanımızda taşıyıp uygun bir noktaya ulaştığımızda atabiliriz. Bu, basit bir farkındalık ve toplumsal sorumluluk meselesidir.
Ayrıca Göynük Suyu ve Değirmen Suyu gibi ilçemizin doğal değerlerini de koruyamıyoruz. Bu derelere atılan pet şişeler, kola kutuları ve diğer atıklar içimizi acıtıyor. Özellikle Rüştiye Meydanı'nda oturma gruplarında vakit geçiren gençler arasında, çekirdek kabuklarını yerlere saçmak ya da içecek şişelerini dereye atmak adeta bir “alışkanlık” haline gelmiş. Bu davranışları yalnızca görmezden gelerek değil, bilinçli tepkilerle değiştirebiliriz.
Bu noktada şunu da belirtmek isterim: Temizlik ekipleri gerçekten özverili bir şekilde çalışıyor. İlçenin farklı noktalarında düzenli olarak çöp toplanıyor, sokaklar temizleniyor. Ancak bu çaba yeterli olamaz; çünkü çevreyi asıl kirleten biziz. Sabah erken saatlerde çarşı merkezinde yapılan bir temizlik, insanlara tertemiz sokaklarda güne başlama fırsatı sunabilir. Temizlik yalnızca “çöp toplamak” değil, aynı zamanda “temiz bırakmak” kültürüdür.
Bir başka önemli konu ise çöp kamyonlarının çalışma saatleri. Özellikle yaz aylarında çöp konteynerlerinde biriken çöplerin kokusu ciddi bir sorun oluşturuyor. Sinek, haşere ve kötü koku şikâyetleri her geçen gün artıyor. Bu nedenle çöp toplama zamanlamasının yeniden düzenlenmesi, özellikle sıcak saatlerde çöplerin toplanmaması büyük önem taşıyor.
Ancak şunu da unutmamalıyız: Ne kadar sistem kurulursa kurulsun, ne kadar temizlik personeli görevlendirilirse görevlendirilsin, işin özü bizim davranışlarımızda yatıyor. Temizlik, sadece bir kişinin değil; bir toplumun aynasıdır. Sokağa attığımız izmarit, sadece çevreyi değil; o sokakta yaşayan herkesi ilgilendirir. Çöpleri doğaya bırakmak, sadece estetik bir sorun değil; bir bilinç eksikliğidir.
Saygıdeğer hemşerilerim, bu ilçe hepimizin. Güzelliğiyle övündüğümüz Taraklı’yı korumak da bizim görevimiz. Çocuklarımıza, gençlerimize temizlik bilinci kazandırmadan bu döngüyü kıramayız. Belki de en büyük eksikliğimiz bu: Çevreye duyarlı nesiller yetiştiremiyoruz.
Oysa başlamak çok kolay. Elimize geçen bir çöpü cebimize koymak, izmariti bir kutuya atmak, çocuğumuza “çöpünü yere atma” demek... Bu küçük alışkanlıklar zamanla büyük bir değişime dönüşebilir. Yeter ki isteyelim.
Unutmayalım ki temiz bir çevre, sadece güzel bir görüntü değildir. Aynı zamanda saygının, sorumluluğun ve ortak yaşam kültürünün göstergesidir.
Hep birlikte daha temiz, daha yaşanabilir bir Taraklı için el ele vermek dileğiyle…
Hoşçakalın
#kose-cop #cevre #kir