

Duyarsızlık FELAKET Getirir!
Duyarsızlık Felaket Getirir!
Üzerimize düşmeyen işlere de karışmalıyız… Çünkü bazen asıl meseleler, tam da kimsenin sahip çıkmadığı yerlerde gizlidir. Belediyecilik yalnızca asfalt dökmek, kaldırım yapmak değildir. Gerçek belediyecilik, insanların ihtiyaçlarını ve beklentilerini fark etmekle, onlara kulak vermekle başlar. Toplumun göz ardı edilen talepleri, zamanla huzursuzluk yaratır. Duyarsızlık, yalnızca bugünü değil, yarını da tehdit eder.
Hayat sadece kendi kapımızın önünü süpürmekle geçmiyor. Bazen komşunun bahçesindeki sorunu fark etmek, ilçemizin geleceği için en doğru adım olabilir. Çünkü bazı meseleler, ilgilenilmediği sürece sessizce büyür ve sonunda hepimizi etkileyen büyük sorunlara dönüşür.
Taraklı gibi doğasıyla övündüğümüz bir yerde çevreye karşı duyarsız kalmak, bu güzelliğe ihanettir. Ne yazık ki bu duyarsızlığın örneklerini çevremizde görmek mümkün. Hıdırlık Tepesi'nde kontrolsüz şekilde biriken çöpler, Göynük Suyu Deresi’nden yükselen kötü kokular, sıcak yaz günlerinde ilçemize gelen misafirlerin bile dikkatinden kaçmıyor. Dere kenarında biriken atıklar, artan sinek popülasyonu ve çevreye yayılan pis koku, Taraklı'nın huzur dolu imajını gölgede bırakıyor.
Bu noktada sadece belediyeye değil, biz vatandaşlara da görev düşüyor. Özellikle mesire alanlarının düzenli olarak temizlenmesi, geri dönüşüm kutularının artırılması, cam, plastik ve diğer atıklar için ayrıştırma sistemlerinin yerleştirilmesi büyük önem taşıyor. Şehit Mehmet Nuri Kocabıyık Meydanı gibi yoğun kullanılan alanlarda geri dönüşüm kutularının olmayışı, bu konuda daha fazla adım atılması gerektiğini gösteriyor. Temiz bir çevre için birlikte hareket etmeliyiz.
Geçtiğimiz hafta kaleme aldığım “Sıkça Sorulan Sorular” başlıklı yazı, beklediğimden çok daha fazla ilgi gördü. Gelen mesajları büyük bir dikkatle okudum. Her biri ayrı bir anlam taşıyordu. Yazının içeriğini takdir edenler, kendi görüşlerini paylaşanlar, dikkat çektiğim konulara teşekkür edenler… Hepsinden güç aldım. Bu destek mesajları, yazmanın sadece bir düşünce aktarma yöntemi değil, aynı zamanda bir dayanışma alanı olduğunu bir kez daha hatırlattı bana. Demek ki dertlerimiz ortak, sorularımız benzer, çözüm arayışlarımız da birbirine yakın.
Bu yazıya gelen sorulardan biri ise beni ayrıca düşündürdü: “Taraklı’da çay içip sohbet edebileceğimiz bir yer var mı?” Basit gibi görünen bu soru, aslında çok şey anlatıyor. Bir mekân arayışından öte, bir yaşam kültürünün eksikliğine işaret ediyor. İnsanların bir araya gelip sohbet edebileceği, dinlenebileceği, vakit geçirebileceği ortak alanlar oluşturmak, bir ilçenin ruhunu besler. Bu eksiklik de tıpkı çevre duyarsızlığı gibi, zamanla toplumsal bağları zayıflatır. Bu yüzden sadece doğayı korumak değil, insan ilişkilerini de güçlendirecek alanlar oluşturmak gerekiyor.
Değerli okuyucular;
Benim görevim, sorunları kırmadan, dökmeden dile getirmek. Taraklı, doğasıyla, insanıyla, huzur veren dokusuyla çok özel bir yer. Bu güzellikleri korumak, temiz tutmak ve daha yaşanabilir hale getirmek hepimizin sorumluluğu. Duyarsız kalmak kolay ama bedeli ağırdır. Hem doğaya hem birbirimize karşı daha dikkatli, daha ilgili olmalıyız.
Güzel günlerde yeniden buluşmak dileğiyle… Sağlıklı ve duyarlı kalın.
#duyarsizlik-felaket #tarakli #komurcu