
Yetim Hakkı
Her şey Tekel’in tütün kısmının özelleştirilerek İngiliz BAT firmasına 1,7 milyar dolara devredilmesi ile başladı. Haziran 2008’de gerçekleştirilen bu işlemden sonra 350 çalışan Bat’ta kaldı, diğer on bin işçi devlette kalmayı tercih etti. Devlette kalmayı tercih eden Tekel işçilerinin 2008 yılı sonunda kamu kurumlarına 4/C’li olarak atanması gerekirken sendikanın Özelleştirme İdaresi ile yaptığı görüşmeler sonunda işçilere meslek kazandırılması için bir yıl ek süre verildi. 4/C; özelleştirme kapsamındaki işçilerin işsiz kalmasını Önlemek ve işçilerin emekliliklerini tamamlamalarına imkân sağlamak amacıyla 1994 yılında kabul edilen 4046 sayılı kanunla geçici kadrodaki işçiler için getirilen bir uygulamadır. Bu kanunla daimi kadrodaki işçilerin özlük hakları korunmakta idi. 2004 yılında alınan Hükümet kararı ile daimi işçiler de 4/C kapsamına alındılar. 4/C’ye geçen işçiler kamu çalışanı olarak kazanılmış özlük haklarının büyük bir bölümünü kaybettikleri gibi, maaşları da asgari ücret seviyesine geriliyor ve yılın ancak 10 ayı çalışabiliyorlar. Bu uygulamaya göre her yıl sözleşme yenilemek zorunda bırakılan işçiler sözleşmeleri yenilenmediği takdirde işsiz kalma riski ile yaşamak zorundalar. Tekel işçileri kamu çalışanı olarak kazanılmış tüm haklarıyla birlikte başka kamu kurum ve kuruluşlara geçiş yapma hakkı verilmesini istiyorlar. Bu konuda daha önce kendilerine söz verildiğini ve istekleri kabul edilene kadar eylemlerini sürdüreceklerini söylüyorlar. Tekel işçileri eylemlerini Ankara’da başlattılar. Hepimizin televizyon ekranlarında seyrettiği endişe verici tablolar. Dövülen, hırpalanan, üzerlerine tazyikli su, biber gazı sıkılan insanlar. “Biji apo, yaşasın Kürdistan” diye bağırarak ve etrafı yakıp, yıkarak gösteri yapan bölücü örgüt mensuplarını sadece seyreden polis sıra hak arama eylemi yapan işçilere gelince görevini abartılı bir şekilde yerine getirmekte. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu’nun(DEİK) İstanbul’daki toplantısında Tekel işçilerinin eylemi için, “Bu ideolojik değil de nedir? Kusura bakmasınlar ben tüyü bitmemiş yetimin hakkını kimseye yediremem. Tütün depolarında bu insanlar duruyor. 10 bin kişinin aylık maliyeti 40 milyon lira” dedi. İsterseniz şu “tüyü bitmedik yetimin hakkı” üzerinde duralım biraz. Sayın Başbakanımızın sözleri ile yaptıklarının ne derece uyduğunu beraberce görelim. Gazeteci Necati Doğru’nun Devletin (Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu’nun) müfettişlerinin verdikleri rapora dayanarak yazdıklarına bakalım. “Tekel’in 5 fabrikası; (Samsun, Tokat, Malatya, Adana, Maltepe, Bitlis), şehir içinde en merkezi yerde kalmış çok değerli arsaları, makineleri, alet ve edevatlarıyla birlikte İngiliz-Amerikan şirketi BAT’a 1 milyar 720 milyon dolara satıldı” “Satıldığı gün TEKEL’in sadece iki fabrikasında “sert paket kapasitesi” 32 milyon kiloya ulaşmıştı. Sert paket sigara (2001 ve Samsun 216) tiryakilerin aradığı markalardı ve üretildiği anda hemen satılıyordu. Paket başına kâr ise en az 40 Ykrş oluyordu. Sadece bu iki fabrikanın üretebileceği sert paket sigaralardan bir yıllık faaliyet kârı 640 milyon YTL tutuyor, bu da yaklaşık 500 milyon dolara denk geliyordu. TEKEL’in sadece iki fabrikasının 3 yılda elde edeceği kâra denk düşen bir para karşılığı 5 şehirdeki fabrikalar satıldı. Bu fabrikaların arsaları Tokat’ta şehrin merkezinde, Adana’da şehrin en kıymetli yerinde, Malatya’da kentin merkezinde, Samsun’da denizin kıyısında çok değerli ve TEKEL’i alanın, üzerine konut yapılmak üzere yarın en az 2-3 milyar dolara satacağı arsalar.” Ne imiş efendim tekrarlayalım. Sadece arsa değerleri 2-3 milyar dolarmış. Kaça satılmış efendim. 1,72 milyar dolara. Sadece iki fabrikanın 3 yıllık kârına denk bir fiyatla. Başbakanımız; Başbakanlık Denetleme Kurulu Müfettişlerinin bu raporunu okuduğunda da “Tüyü bitmemiş yetim çocukları” hatırladı mı acaba? TÜPRAŞ'ın yaklaşık yüzde 15 hissesi Sami Ofer adlı bir iş adamının yönettiği 6 yabancı fona ihalesiz, gizlice 446 milyon dolara satılmıştı. Koç Holding, TÜPRAŞ'ın yüzde 51 hissesini 4 milyar 160 milyon dolara alınca Sami Ofer'in aldığı bu hisselerin değeri 6 ay sonra 1milyar 200 milyon dolara fırladı. Ofer 6 ayda yaklaşık 800 milyon dolar kazandı. Petrol İş bu durumu mahkemeye götürerek satışın iptali kararı çıkarttı. Başbakanımız bu mahkeme kararını okuyunca “Tüyü bitmemiş yetim çocukları” hatırladı mı acaba? Seydişehir Eti Alüminyum, Özelleştirme İdaresi’nce satışa çıkartıldı. Bu şirketin Antalya’da limanı ve depoları, Oymapınar’da hidroelektrik santrali, Stoklarında 1 milyar dolardan fazla işlenmiş boksit cevheri vardı. 1,6 milyar dolar eden Seydişehir’deki ana fabrikası ile şirketin toplam değerinin 4 milyar dolar ettiği ifade ediliyordu. 350 milyon dolara satıldı. Danıştay “Yapılan satışla devlet zarara uğratılmıştır” diyerek satışı iptal etti. Başbakanımız ne hissetti acaba? Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Elde çok materyal var. Halkımızın dinine olan samimi bağlılığını bilen bazı politikacılar konuşurken İslâmi terminolojiye ait sözcük ve cümleleri kullanmayı tercih ediyorlar. Kalbe ve gönle yerleşmesi gereken İslâmiyet’i dillerine yerleştiren bu politikacılar muhalefette “Hazreti Ömer’in adaleti” ifadesini dillerinden düşürmezken, iktidar olduklarında maddi ve siyasi hırslarının esiri olarak iktidar imkânlarını olabildiğince istismar etmekteler. Allah herkese sözde değil özde İslâmiyet’i yaşamayı nasip eder inşallah.
#