
Anayasa Ve Ekonomi
2009 yılı büyüme oranı eksi 4.7 olarak belirlendi. Aynı yıl gelişmekte olan ülkelerin büyüme oranı ortalama artı 1.7 oldu. Yani 2009 yılında gelişmekte olan ülkeler 1.7 oranında büyüme gerçekleştirirken Türkiye 4.7 oranında küçüldü. 2003-2009 aralığında ki 7 yıl içinde gelişmekte olan ülkeler %54 oranında büyürken Türkiye ancak %34.1 oranında bir büyüme gerçekleştirebildi. 2008 yılında 10 376 dolar olan kişi başı geliri 2009 yılında 1786 dolar düşerek 8590 dolar olmuştur. Yukarıda alınan veriler TÜİK’in(Türkiye İstatistik Kurumu) verileridir. Yine TÜİK’e göre 3 milyon 471 bin işsiz vardır. Bu sayı çalışan nüfusun yaklaşık %13.5’ üne karşılık gelmektedir. Aslında işe başlamaya hazır olup iş bulabilmekten ümidini keserek iş aramayan 2 milyon kişi dikkate alınırsa bu sayı 5.5 milyona, oran ise %20’ye varmaktadır. (DİSK-AR’ın TÜİK Hane Halkı İş Gücü Anketi Verileri Analizi) TÜİK’in Hane Halkı İş Gücü Anketi Verilerine göre nüfusun %36’sı geliri ile «zor» geçinebilmekte, %16.9’u « çok zor» geçinebilmekte, %10’u «kolay» geçinebilmekte ve %1.6’sı «çok kolay» geçinebilmektedir. Yukarıda ki tablo Türk Halkının ekonomik açıdan çok zor durumda olduğunun, istihdam probleminin aşılması güç bir noktaya doğru gittiğinin açık bir göstergesidir. Anket sonuçları ekonomi yönetiminin başarısızlığını çok net bir şekilde ortaya koymaktadır. Hükümet gündem değişiklikleri yolu ile halkın dikkatini başka yönlere çekerek ekonomik göstergelerin kamuoyunda tartışılmasını önlemeye çalışmaktadır. Dalga dalga gelen tutuklamalar, suikast ididiaları, bomba taşıyan kamyonlar, ıslak-kuru imzalar, tahliyeler sonra yeniden tutuklamalar gündem değiştirme yolları olarak bol bol kullanılmaktadır. Fakat unutulmamalıdır ki aç midelerin gurultusu bunlarla dinmez. Başbakanımız 7 yıl beklemeden sonra bu ekonomik bozukluğun sebebini buldu. Anayasa! Başbakan Tayyip Erdoğan AKP Genel Merkezinde düzenlenen «Yerel Yönetimler Sempozyumu»’nun kapanış konuşmasında «Hedefimiz Cumhuriyet’in 100’üncü yılında Türkiye’yi dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına taşımak. Ama Anayasa değişiklikleri, çağın gerektirdiği düzenlemeleri yapmadan bunu başaramayız. Hedefimiz kişi başı milli geliri 15 bin dolara çıkarmak Anayasal mevzuatı değiştirmeden bunu başaramayız.» dedi. Demek ki ekonomik problemlerin sebebi Anayasa imiş bunu değiştirdiğimiz de herşey düzelecek fert başı milli gelirimiz 15 bin dolar olacak. Doğu toplumlarının yapısında problemleri tek sebebe bağlayarak çözüme gitme kolaycılığı vardır. Osmanlı döneminde bu tür çıkş yolları denenmiş fakat sonuç alınamamıştır. 1) 1808 yılında Osmanlı Sadrazamı ile Rumeli ve Anadolu ayanları arasında bozulan devlet düzenini yeniden sağlamak amacıyla yapılan anlaşma 2).1839 Tanzimat Fermanı. 3)18 Şubat 1856 tarihinde Babıali’de okunan “Islahat Fermanı” 4)23 Aralık 1876 yılında ilan edilen 1. Meşrutiyet. Bütün bunların hepsi problemlerimize kesin çözümler getireceği iddiası ile yapılan fakat bekleneni veremeyen düzenlemelerdi. Çünkü problemlerin gerçek sebepleri irdelenmeden batılıların zorlamaları ile yapılan düzenlemelerdi. Anayasa’yı değiştir kişi başı milli gelir 15 bin dolar olsun. Ne kadar kolay! Bu iş bu kadar kolaydı da 7 senedir neden yapmadınız? İnsanların kendilerini daha özgürce ifade edebildikleri ortamda sermaye daha çok gelir ve kalıcı olurmuş. Modern sömürücülük olan ’Küreselleşme’ gerekçesi ile yaptığınız özelleştirmeler le Türk Ekonomisini yabancılara teslim ettiniz. Adamlar mal bulmuş mağrubi gibi saldırdılar. Özgürlükler kısıtlı, istikrar endişelerimiz var demeden aldılar. Demek ki mevcut anayasa küresel sermayenin gelişinin önünde bir engel değil. Amaç bence farklı. Yasama ve yürütme kuvvetlerini elinde tutan siyasi iktidar 3. güç olan Yargıyı ele geçirmek istiyor. HSYK (Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu) ve Anayasa Mahkemesinin yapısını değiştirerek bu kurumları siyasallaştırmayı arzulamaktalar. Parti kapatma davasının açılma yetkisini TBMM’ne taşıyarak kendilerini kurtarmaya çalışıyorlar. Yargıyı siyasallaştırarak iktidardan düştüklerinde kendilerini garantiye almak için bugünden tedbir alma düşüncesindeler. Siyasi iktidar ekonomik bahanelerin arkasına sığınarak yargısız bir devletin yolunu açmak istiyor. Asıl amaçları yargı denetiminden kaçmaktır. Bunların dışında Anayasa değişiklikleri ile esas yapılmak istenilen husus Türk Devletinin üniter yapısını bozarak ABD’nin arzuları istikametinde devletimizi federatif bir yapıya sokmaktır. Ortadoğu’da ABD’nin menfaatlerini korumak üzere kurulacak federatif devletin Anayasal zemini hazırlanmak isteniyor. Bu oluşuma karşı çıkabilecek Türk Silâhlı Kuvvetleri bunun için yıpratılmaya çalışılıyor, bazı insanlar sırf bu yüzden ne ile suçlandıklarını dahi bilmeden yıllarca hapislerde yatırılıyor. Türk Halkı ilk genel seçimde bu gidişe oyları ile dur diyecektir.
#