Taraklı'nın Diline Düşen bir Ses....
**
Eeeee… Bazen bir kelime değildir insanı bir araya getiren; bir ses, bir durak, bir nefes olur. Taraklı’da bunun adı “Eeeee”dir. Harf değildir yalnızca; bir hâl, bir davet, bir samimiyet işaretidir.
Kapıdan içeri girerken de duyarsınız, sokakta karşılaşınca da.
Eeeee… Ne var ne yok?... İşte bu kadar. Ne resmi, ne mesafeli. İçten, olduğu gibi.
Taraklı’da iki kişi karşılaştığında mutlaka biri bu sesi bırakır havaya. Eeeee… demek, “Seni gördüm” demektir.. Bir selamdan fazlasıdır; hâl hatır sormanın kısa ama derin yoludur. Merhaba demeden merhaba demektir. Kelime tasarrufu değil, gönül cömertliğidir bu.
Eeeee… Sohbetin tam ortasında da karşınıza çıkar.
Bir konu bitmek üzereyken, tam kalkılacakken, biri koltuğunda hafifçe geriye yaslanır ve;
Eeeee… der.
O an anlarsınız ki sohbet henüz bitmemiştir. Konu uzar, hatıralar açılır, çay tazelenir. Eeeee ne olacak şimdi? denir mesela. Soru gibi durur ama aslında davettir: “Biraz daha kalalım.”
Bu söylemi dışarıdan duyan biri için belki bir duraksama, belki söz bulamama gibi gelebilir. Oysa Taraklı’da Eeeee, hitabet zayıflığı değildir. Tam tersine, hitabetin ta kendisidir. Çünkü burada konuşmak yalnızca kelimelerle yapılmaz; sesle, tonla, niyetle yapılır.
Eeeee, söze girmenin en nazik yoludur. Karşıdakinin sözünü kesmez; sözü davet eder.
Öğrenilecek bir konu vardır mesela. Soru sorulacaktır ama pat diye sorulmaz. Önce Eeeee… gelir.
Eeeee ne var ne yok? Eeeee bu iş nasıl olacak? Bu küçük ses, sorunun sertliğini alır, muhatabı rahatlatır. Bilgiyi istemek değil, paylaşmayı teklif etmektir. Eeeee anlat anlat, heyecanlı oluyor… denildiğinde, anlatan kişi birden heveslenir. Çünkü dinlenildiğini, merak edildiğini hisseder.
Taraklı’ya has olduğunu düşündüğümüz bu söylem, belki başka yerlerde de vardır; ama burada başka bir anlam kazanır. Burada Eeeee, aceleye gelmez.Bir an durup karşıdakinin yüzüne bakmanın, göz teması kurmanın, gerçekten “buradayım” demenin sesidir.
Eeeee… Bu sesle başlayan sohbetler genellikle küçükten büyüğe saygıyı da içinde taşır. Büyükler Eeeee… diye seslendiğinde, küçüğün omuzları gevşer. Aradaki mesafe kısalır ama edep kaybolmaz. Samimiyetle ciddiyet arasında ince bir köprü kurulur. Ne laubalidir ne de soğuk. Tam kıvamındadır.
Bir de vedalar vardır. Taraklı’da veda da Eeeee… ile yapılır bazen. Kapı önünde ayakkabılar giyilirken,
Eeeee… yine gelirsiniz artık denir. Bu, bir temenni değil, bir beklentidir. Söz uçar ama Eeeee… kalır. Ardından gelen sessizlik bile sıcak olur.
Belki de bu yüzden Eeeee… öğrenilmesi gereken bir söylemdir. Sözlükte karşılığı yoktur ama hayatta karşılığı çoktur. Yazıyla anlatması zor, yaşayarak öğrenmesi kolaydır. Taraklı sokaklarında yürürken bir gün size de söylenirse, şaşırmayın. Cevap vermek için kelime aramayın. Gülümseyin yeter. Çünkü Eeeee… zaten her şeyi söylemiştir.
Eeeee… İşte böyle. Bir sesin memleketi olur mu demeyin. Olur. Taraklı’da olur.
#kosearalik #komurcu #tarakli
