İbrahim KAYA Sairzaman

Türkiye 2023' e Şurada Ne Kaldı?

Suriye’de azınlığın çoğunluğa tahakkümü söz konusu olan bir rejim var. Anlaşılan aynı kafa yapısındakiler Türkiye’de de bu tarz bir sistemi hayal etmekteler. Bu mümkün değil...2000 öncesi belki olabilirdi... Nitekim olmadı mı? Uzun yıllar jakoben, militarist ve elitist bir sınıf Türkiye’ye hâkim olmadı mı? Bu tahakkümden halkı (ister kabul edin ister etmeyin)Recep Tayyip Erdoğan ve ekibi kurtardı. Ve bir daha geriye dönüşün olmaması içinde halk bu iktidara güveniyor ve bu yüzden her girilen demokratik seçimde % 50’den fazla bir oran ile destek veriyor. Gel gör ki halkın % 50’den fazla desteğini almış bir iktidara ve onun liderine karşı yapılan hakaretler, yakıştırmalar TC tarihinde ikinci bir lidere yapılmamıştır. Yıllardır yaşadıkları yağlı-ballı düzenlerinin getirdiği rahatlığı kaybedenler neredeyse her olumsuz gelişmenin müsebbibi olarak Sayın Başbakanı görmekte ve hakaretlerinde sınır tanımamaktadırlar.

Hakaretlerdeki boyut son Suriye olaylarında zirve yapıyor anlaşılan. Ona karşın kanlı diktatör Esad’ı savunur durumları sergileyenler söylenecek bir söz bırakmıyor insanda. Çoğu medyaya da yansıyan ve ‘Başbakan Sen suçlusun!’ minvalde aydın görünümlü kişiler eliyle saatlerce, günlerce ciddi ciddi tartışılan, hakkında yazılar düzülen mesnetsiz iddialar, iftiralar, hüsn-i zan ve Sû'-i zanlara örnekler;

—Recep Tayyip Erdoğan ‘BOP’un eş başkanıdır. Amerika’nın adamıdır. Onlar adına projeyi yürütmektedir. Onu iktidara bu halk değil ABD getirmiştir! O nedenle Recep Tayyip Erdoğan bir ABD projesidir...

—Suriye’deki zulümlerden Esad rejiminin hiçbir sorumluluğu, parmağı yoktur. Asıl suçlu Suriye muhalefetini ABD eliyle destekleyerek ülkede kargaşa çıkaran Recep Tayyip Erdoğan’dır. Aynı Erdoğan düne kadar Esad için 'kardeşim' derken ne oldu da yolları ayrıldı? Çünkü dertleri Türkiye değil, taşeronluk yaptıkları proje sahibi ülkeler olmaktadır.

— PKK’yı Kandil’de koruyan Barzani ve Talabani’ye sözleri geçmeyen, İsrail’in Mavi Marmara saldırısında hesap soramayan, Rusya ve İran’ın tehditleri karşısında süt dökmüş kedi gibi olan ve şimdi de Suriye’ye uçağımızı düşürme durumuna gelen AKP’nin dış politikası tamamen çökmüştür. Zaten iç politikası da Türkiye’yi felç etmiş durumdadır.

—İddia olunan ‘Ergenekon’da aslında tam bir tertiptir. Suçlanan, tutuklanan, gözaltına alınanların tamamına yakınının hiçbir suçu yoktur. Hepsi vatanperver, saygın insanlardır. Bu tertibin baş sorumlusu ise Tayyip Erdoğan ve George Bush’tur.

—Erdoğan ve ekibi iktidara geldiği günden beri ha bire vatan toprağını satmıştır ve satmaktadır... Örneğin İstanbul parsel parsel satılmaktadır.(onların tabiri ile peşkeş çekilmektedir).İktidar tüm bunların farkında ve bilincindedir...

— Ülkemizin dağlarında; PKK"lı alçaklar tarafından pusuya düşürülen her şehidimizin cenazesinde aynı kişiler bağırır,“Terörün tek suçlusu Başbakan, hesap ver”…

İnanın bu saçmalıklar karşısında yıllardır sabır taşı misali dayanıyoruz ya helal doğrusu Biz’lere... Tabii ki Başbakan, her konuda hesap da verecektir, hesap da soracaktır… Hükümetin başı da, sonu da o dur. Beceremiyorsa gider, beceren gelir ama lütfen elinizi, varsa vicdanınıza koyun...

Yâda isterseniz koymayın ama asıl suçluları...  Yani:

-Kamuoyuna açıklanamayan gizli antlaşmalarla, açıklanan antlaşmalarında gizlenen maddeleri ile dış politikada ülkemizi ABD ve AB ülkelerine endeksli hareket eder hale getirenleri

-Ülkeyi NATO kuyruğuna yamalayanları

- Yıllarca IMF’ye muhtaç edenleri

-Devletin servetini yandaşlarına peşkeş çekerek ülkede elitist bir sınıf oluşturanları

-2000 öncesi Türkiye’yi soyup soğana çevirenleri

-Bankaları hortumlayanları, hortumlanan bankaların tüm zararlarını bu halka ödetenleri(Yahya Demirel, Engin Civan, Cem Uzan, Selim Edes, Erol Aksoy, Gülay Aslıtürk, Halil Bezmen... (Bu isimler ne hatırlatıyor sizlere?)

-Masaya anayasa kitapçığının fırlatılması ile bir gecede enflasyonu azdıranları

-Yükselen faiz ve dövizlerle bu aziz halkın cebinden milyar dolarları söğüşleyenleri, bu sayede servetlerini yüze hatta bine katlayanları

- Darbe yaparak ülkeyi elli yıl geriye götürenleri

-İki dünya savaşına giren Almanya, Japonya örneğine rağmen yıllarca bu ülke insanını fakirliğe mahkûm edenleri

- Faili meçhul cinayet şebekelerini

- Tüp, gaz ve hatta ekmek kuyruklarını bu halka reva görenleri

-Bir kısım ibadethanelerin depo, ahır olarak kullandıranları

- İskilipli Mehmed Âtıf Hoca gibi binlerce kişiyi “Sanığın idamına, şahitlerin bilâhare dinlenmesine” mantığı ile hareket ederek “İstiklal Mahkeme” kararları sonucu idam edenleri

-'Çağdaşlık' adı altında yapılan ahlaksızlıkları yaşatanları

- Başörtülü, çarşaflı kadınların, şalvarlı, cüppeli, sakallı beylerin 'mürteci' damgası ile damgalayıp her tür kamu hizmetinden mahrum bırakanları

- Anayasaya “eğitim hakkı engellenemez” deyip, kızlarımızı okul kapılarından gözyaşları ile döndürenleri, kamusal alanlara almayanları, muhafazakâr memurları fişleyenleri, türlü bahanelerle görevden el çektirenleri

-'' Kâbe Arabın olsun, Çankaya bize yeter! ''diyerek halkın inancını tarihte pek nadir görülmüş ölçülerde baskı altına alanları, sürekli olarak aşağılayanları

-''Tanrı uludur, Tanrı uludur''şeklinde ezanı Türkçe okutarak bu halka en büyük işkenceyi çektirenleri

- Kur'ân-ı Kerîm’i bile suç aleti sayanları

- Halka Kur'ân’ı gizli gizli öğrenmek zorunda bıraktıranları

- Asker, medya, yargı işbirliği ile yüzlerce vatandaşı “şeriatçı” diyerek hapislere tıkanları...(bunların suçlarına sayfalar yetmez ve tek tek adalet önünde hesap verecekleri günler yakın) görmezden gelip, “Suçlu Başbakan, hesap ver” demek kolaycılığına kaçmak, gerçek suçluların ekmeğine yağ sürmek demektir...

İşte bu kabul edilemez..

Çok şükür Bizler Hz. Allah’ın yardımı ile bu zihniyetten büyük ölçüde kurtulmayı başardık. İnşallah daha güzel günler yaklaşıyor. Bu aşamadan sonra geriye dönüş artık mümkün değil zaten. Mümkün olmadığını henüz fark edemeyenlerde çok yakında fark edecek...

''TÜRKİYE 2023''e şurada ne kaldı.